Okuduğunuz şiir 2.8.2012 tarihinde günün şiiri olarak seçilmiştir.
Mavi – Gurur - Aşk
üçleme
(I)
mavi aparılmış cümle kâinat ve insanlığın heybesine umut lâkin aç gözlü simsar bedestenlerde dirhem dirhem okkaya getirilmiş mavi
yetmezmiş gibi üryan bırakılmış apansız salyası akan tarafın çığlığı kendine duyuramamış duymamış insanlık mavi çıplak harem konuğu ağa dokunması ürperti hicap eriyor yıldızların gözlerini kaçırdı kamer öfke kesiyor
son dördünde kızılca kıyameti maviye gözyaşı tavana asılı çengelde salınan mavi ağa dokunması çığlık bu demden sonrası hakînin maviye çalması üstü karanfil döşeli ağıt hep ağıt
(II)
gurur dişil ve eril ruhların ateşten gömleği taa belâ ahdinden kalan hicran kuşatırsa hiç yoktan gurur rüzgâr olur kavurur samyeli yakısınca anbean kurutur teni neden gurur gurur neden şimal’in kesifliğinde biriken bakışların adı gurur sonu olur ademin sırtını döner zamana kaf dağında konukluğu gurur
(III)
aşk, âdem yaratılışın havva’da tezahürü mitolojik tanrıların kılıçlarını keskin tuttukları truva’da taşı taşın üstünde bırakmayan dişil gerçek aşk eril öfke aşil
ve turuvalı helen
kumul dokunuşlarında çölün bir çift gözün karasına çakılı kalan nazar çölün ortasında dikilmeye çalışılan gülzâr kurumalara inat yeniden yeniden denkliğin yok sayıldığı denklikten azâde aşk - akıl tutulması- mavi, gurur, aşk
üçleme
mavi yaratıldı /gurur tacını giydi /aşk anaforuna çekildi gurur tacına yenik mavinin siyahî zülfü boynu aşk sunağında karanfil çıt kırıldı bu demden sonrası hakînin maviye çalması üstü karanfil döşeli ağıt hep ağıt
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Mavi – Gurur - Aşk şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Mavi – Gurur - Aşk şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Şiirin kurguya terkedildiği bir can kıyımıdır bence, buradaki mavi. tabi ki bence.
Şöyle ki
Gurur gibi ablukaya alınıp alınmayacağı, bilinemeyen olduğunda sahibini yersiz, olmadığında ise tutanaksız bıraktığı varsayılan sıklıkla diğer hayvanlarda da teşhis olunan duygusal meteryallerden yalnızca biri .
Nereden getirilir gurur. Alınıp satılır mı. Hazır mıdır dokunurmu tene ten için el ile ruh ile.
Aşk; Helen ve Leyla 'gillerin uykudan alıpkanın ve aklın gövdeyi götürdüğü ''Mey'dan ''a ne diye çağrılmıştır ki hiç ölmemektedir.
Fotoğraf ve müziğin yoldaşlık edemediği bu satatik alan nedir.
İmaj hataları olmayan ''yargılar'' şiire girince ne olur :
Şairin içsel yanıtlarını arar.
Burada var mı
Yok
Neden yok
Okura saygı gereği mi, zira yeni metaforlar nakledilebilir mi sorusuna yanıt aramaktadır şair.
Hayır yalnızca bu değil şairin kendine has yanıtlarını bulamadığı o naneli devinim sürmektedir ve bu hÂl bu şiir açısından olmasa da gelecekteki şiirler için iyi.
Gurur eksenli bir yeldeğirmeni yenik kılıçlarıyla yoklarken şairini, içinden aşk geçiren bir duvar jelatindi. Ve durup şunları yazdı:
Tartısı kevgirli yaşamın içinden herşey ama her şey geçecektir buna buhar da dahil çökeltiler buğusuyla yüklenince yeni bir ses doğacak çünkü.
Tırmalayıcı, keskin, naif ve apaçık sezgiler âlemi... yorul, yoğrul, dövün ve bul.
.....
Eyvallah
wewin tarafından 8/3/2012 12:51:28 PM zamanında düzenlenmiştir.
wewin tarafından 8/3/2012 12:54:22 PM zamanında düzenlenmiştir.
wewin tarafından 8/3/2012 12:56:54 PM zamanında düzenlenmiştir.
şiir şaire dair ipuçları taşımalı diyenlerdenim ama iz bırakmayanlardım da aynı zamanda:)
tematiği olmasa da olur diyen dadaistleri de çok sevmişimdir bir aralar..
metafor fazla olunca ve şiir bittiğinde sebepsiz ve hayatta karşılığı olmayan bir hüzün gelip sizi sarınca, ister istemez abi noluyooz falan diyorsun kendi kendine..
yani ezcümle: şiir hayatın bir yerlerinden gelmeli ya da geçmeli mutlaka, ki yaşam alanı bulsun kendine epey bir an..
okuduğum şiir dizesiyle, imgesiyle, yer yer ses-söz ahengiyle şık bir şiir ama boş bir hüzün var boş bakışlarımda..Ha şiiri yoramaz mıyız, tevil yapıp, sağını solunu çekjiştirip, her okuyan yapar bunu zaten bir şekilde... neyse
Diğer şirlerini incelemedim ama, bu şiirde içine kapanık bir şair görüyoruz. (Veya ben öyle görüyorum) Şairin neyi anlatmak istediği bir muamma. 1980 öncesi şiirleri çağrıştırıyor belki. Meramını üstü kapalı anlatma. Oysa ben okur olarak anlamalıyım şairin derdi nedir. ''Son dördünde kızılca kıymeti'' Burada belki şair kıyamet ile kıymet arasında bir benzeşme yapmak istemiş olabilir ama, pek oturmamış doğrusu. ''mitolojik tanrıların kılıçlarını keskin tutukları'' Bu dizede de, ''tutukları'' tuttukları'' olsaydı daha bir anlaşılabilir olurdu. Sanırım klavye hatasıdır. Bence, şair ister hece, ister serbest yazsın, meramını okura anlatabilmelidir. Konuşma diline en yakın yazılan şiir, iyi şiirdir. Şiirde felsefe yapacaksak bile, okur bunu anlayabilmelidir. Belki ben biraz kıt anlayışlıyım. Kaç kere okuduysam, bu şiir bir okur olarak bana ne anlatmak istiyor anlayamadım. Şair bu kadar içine kapanmamalı bence. Bu eleştirilerime rağmen, şair eğer iç dünyasını okura biraz daha açabilirse, iyi yolda olacak derim. Bu nedenle tebrik ediyorum. Saygılarımla.
Şiir anlayışınız buysa elbet saygı göstermek gerekir. Ben sadece genel şiir anlayışı (yahut kendi şiir anlayışıma) göre eleştiri yaptım. Elbet, her şair kendi yolunda yürüyecektir. Buna rağmen şiirin (hangi akımda olursa olsun) genel kuralları da vardır. Bu kuralları yıkma iddiası da güzeldir işin doğrusu. Size bu yolda başarılar dilerim.
bahsetmiş olduğunuz imla hatalarını düzeltim onun klavye hatası olduğu dize akışından anlaşıyor..şiirin /anlaşılması ve/veya anlaşılmamasına gelince..ben şiir poetikam gereği şiir/şair bir şeyleri açıklamak ve anlatmak niyetiyle şiir yazacak değildir.benim şiir okuma anlayışımla meramını net olarak anlatıyor.şair gayet rahat.saygılar.
"mavi aparılmış cümle kâinat ve insanlığın heybesine umut lâkin aç gözlü simsar bedestenlerde dirhem dirhem okkaya getirilmiş mavi"
kâinata umut penceresi olarak sunulan mavinin siyahın gözlerine damlama hikâyesidir muammanın diğer adı!... doymamış cümlelerin kelimelerini kurban eden ıssızlığına kanar bazen mavinin kıstırılan sesi... insanlığın heybesindeki asaletinden feragat etmesindeki anlam belki de mavinin çoğu kez ıslak kalmasındaki sır!..
"yetmezmiş gibi üryan bırakılmış apansız salyası akan tarafın çığlığı kendine duyuramamış duymamış insanlık mavi çıplak harem konuğu ağa dokunması ürperti hicap eriyor yıldızların gözlerini kaçırdı kamer öfke kesiyor"
mavinin saltanata mühür olma haritasını çalınca gizem, bir çığlığın entarisine sızar şiir usul usul!... mavinin mahrem duruşuna davetsiz sığınışı zerk ederken göğün kaneviçe bakışlı yıldızları, kirlenmemiş solukların sağanağına saklar feveranını geceye sıkan ay ışığının tenini... öfkesine lâ sesinin heybetini imzalayan gece dizginler çığlığını salyalı kanamalara bırakanların gölgesini!...
"son dördünde kızılca kıymeti maviye gözyaşı tavana asılı çengelde salınan mavi ağa dokunması çığlık bu demden sonrası hakînin maviye çalması üstü karanfil döşeli ağıt hep ağıt"
ağıt!... mavinin kahverengi kıvranışlara, hâkinin çıplak ayaklı devinimlere kamuflaş salınışı... ağıt... münezzeh bir anda kırılgan dallara hüznün tellallığını yapma manifestoru! kimbilir... utanç karası kıpırdanışlara mavi yarası teslimiyetler gurbeti ağıttt!...
"gurur dişil ve eril ruhların ateşten gömleği taa belâ ahdinden kalan hicran kuşatırsa hiç yoktan gurur rüzgâr olur kavurur samyeli yakısınca anbean kurutur teni neden gurur gurur neden şimal’in kesifliğinde biriken bakışların adı gurur sonu olur ademin sırtını döner zamana kaf dağında konukluğu gurur"
kaf dağının yeryüzünün duvağını yakan kehânetinde mayalanır gurur!... zamana küs kalmanın bedeli küflenmiş duvarları ören haramiler ordusuna teslimiyettir bazen!... gurur, şiraze suskunluğunun gömleğine avazı hüzün doğuran çığlıklar ekme muammasıdır... ki gurur kuruttuğu teni mavinin gözlerine bana bana diriltir ... kördüğüm olmanın çözüm kefaretidir belki de an!...
"aşk, âdem yaratılışın havva’da tezahürü mitolojik tanrıların kılıçlarını keskin tutukları truva’da taşı taşın üstünde bırakmayan dişil gerçek aşk eril öfke aşil
ve turuvalı helen"
aşk, lütfun insana sunulan en bereketli aynası... aşk, tarihin teninde sonsuzluğu doğuran kirpiğinde halil ibrahim bereketi taşıyan nâr-ı demdir... mitolojik bir kuşun hercai kanat çırpışında öfke ve nazın kıble duruşuna kaçışıdır aşk!...
"kumul dokunuşlarında çölün bir çift gözün karasına çakılı kalan nazar çölün ortasında dikilmeye çalışılan gülzâr kurumalara inat yeniden yeniden denkliğin yok sayıldığı denklikten azâde aşk - akıl tutulması- mavi, gurur, aşk"
mavinin avlusuna gururun sabır işleyen kaneviçesi düşer ve heyecanın izdüşümüne sorgusuz teslim olmak anlamını içirir yaşam, yüreğin kurumuş dudaklarına! felsefenin bir bilge bakışına mıhlandığı anda dirilir yeniden atlasın tırnaklarından söküle söküle gelen destanın mahur terennümü!... bir kıvranışa hemhal olmuş atlar savurur yelelerini güvertesinde huzur dalgalandıracak olanın zirvesinde...
"mavi yaratıldı /gurur tacını giydi /aşk anaforuna çekildi gurur tacına yenik mavinin siyahî zülfü boynu aşk sunağında karanfil çıt kırıldı bu demden sonrası hakînin maviye çalması üstü karanfil döşeli ağıt hep ağıt"
mavi, umudun kemendini gururun gözlerine salan aşkın filinta duruşu!... yenilmenin zamansız fermanında silinmeye hazırlanır bazen umuudn kanadı! mavi, karanlığın kuyusuna düşürür iliğindeki aşkı fer dümesini... söküle söküle tutunmanın mahşeridir artık mânâ...
Sevgili Yahya İncik şair/im....
Yüreğiniz dert görmesin içinden çıkmak istemediğim bir dünyaya sığındı kelimelerimin yorgun iniltileri...
Kandiliniz mubarek olsun.......