KIRK BOĞUM DÜĞÜM
O edilgen şehre sıcak bir öğleden sonrası
Sarmaşık pembe güllerin büyük bir aşkla Evin ön kapısını sarmaladığı Tırabzanda uykuda ki tekir kedinin Bile duymadığı bir anda geldim Yalnız bir kurbağanın yeşil bağrışı Merhaba dedi ilk elden girişimi Batağın çamuru boğdu düşlerimi Her akis karanlıklar içinde yazıyor Sürmanşette on dokuz puntoyla bizi Zakkum çiçekleri gözlerinde Mor ısırık kalmış gibi mağrur gülümsedi Baktım gözlerine içine Bana bakan gözlerine Ben onu öyle yaptım Sadece dolu dolu baktım İnan en morundan Sen yoktun ki Göremedin Islığımı rüzgar götürdü Gönlümü de sen Boşluklar da kaldım Sadece içimdeki ordum ve tahta bavulum Tıkırtılarla ağır aksak Adımlarla çıktığım yaşlı merdiven Titreyerek uyandı derin uykusundan Etkilendim Sorguladım onu hemen Yerini o an vakitlice ikrar etti Doldurmuşsun iki bardak hüzün deminden Düğümlemişsin kırk boğum kaderimizden Duymamış kimseler Sadece bir sen bir düğüm bir de ben |