Yağmurkandahar’da kayboluşum düşüyor düşüme delhi’de raydan çıkan utanmaz bir trenin altına yatmışım yaşıyorum hayret ne zaman kudüs’ü develerle geçsem etiyopyalı aç bir çocuk durmadan bağırır göğsüme göğsüme uyandığımda istanbul/ istanbul tarzı fakirliğim uyandığımda su yüzeyini titreten çığlığım/ yoksulluk mudur adı demiştim ki gözlerimden silmiştim sahra iklimlerinin çılgınlığını evsiz yurtsuz bir ayışığı dokunmamıştı henüz beyoğlu’nda sabaha karşı/ cam kırıklarındaki yüzüme yosunlu ve ağlamaklı duvarlara kaşlarımı devirmedim hiç sarmaşıklar sarmadı kollarımı serçeleri dudaklarından papatyaları boynundan öpmedim/ öpemedim ama tüm kara ve demiryollarının uzantılarını parmak uçlarımla takip ettim hep eprimiş bir haritada/ yolculuk mudur adı günlerdir bakışlarım çivileniyor uçurum bitimlerine dağ diplerine okyanus sonsuzluğuna her gitmek yeni bir gidişi tetikliyor yetmiyor yine de ama bir ağlasa gözlerim sarsıla sarsıla nasıl rahatlayacağım kimbilir oysa her ölmekten bir yaşamak çıkartıyorum ben oysa her kayboluşum yeni bir kimlik ifade ediyor seri katillere istanbul gibi ağlıyorum şimdi beyoğlu’nda bir sabah/ ipimi çeken yağmur şaşır şimdi serüvenci kalbim/ bak henüz vurulmamışım/ hayret et keder midir bunun adı ALİ TANYILDIZ |
Bizim düşümüzde evrenin tüm çocukları birdir..
Onlar açyatarsa biz de aç kalkarız..
Bunu bir aç gözlü köpekler anlamaz..
Onlar ki tanrısını yitirmiştir paraya satılmıştır tıka basa domuz gibi tıkınanlardır..
gün gelir onurlu bir halk ayaklanır belki..
beklediğimiz gün o gündür..
ama biz aşkımızı da hiç unutmayız..
ne yaşarsak yanına bir de kadınımızı koyarız...
Beyoğlund abiizmledir...Kandaharda bizimledir..geçeriz bütün yaşamları dev gibi bir aşk yüreğimizde..
bilen bilsin...bilmeyenler gün gelir duyar sesimizi..
insanın ve insandan yana ne varsa onun şiiri...
sen yaz şair..
biz bağırırız sesini..