sırça
seni bir ağaç gibi kalbime diktim
sessiz bir anıt oldun meydanlarda gözlerin iki paralık inci sesin kayboldu şehrin duvarlarında adın ne oldu o hisli şarkılardan sonra sen hangi adanın ıssızlığısın ellerini kimler neden sakladı zamandan ve mekandan neden kaçarsın yanlızlığın küf kokan duvarları kulaklarını acıtsın kağıttan evlerde sen mis kok beyaz ve temiz ve yumuşak çarşaflar tenine dolansın açılmış avuçlarımdan ölümü al senfonik çığlıkların keskin yollarında çakıl taşları ayaklarına batsın her kelimeye bir başka anlam her notaya bir başka tını ne çok şey yokluğunun sayfalarını ay ışığında çevirmek dönülmeze bağlaçlar edatlar ve ünlemler adına sözlerin dizilemediği cümleler seni bir anıt gibi kalbime diktim yazık ki adı konulmamış sessizliğin .,;.. |