aksakaksak-yel değirmenleri hani içinizde bombalanır şehirler, misketine terk edilirsiniz. eteği yükünü alır da kahpe zamanın. kapılarınız taşlanır durur, göz yuvarlarında nisyanın… -suyu çekilmiş (an)ların kurak iklimleri sizi- gidinin yel değirmenleri, sizi gidi sizi! ne yazdınız ki dünyanın kara tahtasına? ne de nazenin cangıllarınız varmış; mızıkçı mı mızıkçı püskülünüz; kibre bulanmış kızgın mı kızgın tabanlarınız; kalabaya mı takılıyor ayaklarınız… efkar büyütün şimdi dizlerimin dibinde; iğne yapraklar gecelerin “kara”sından, nereden geldiği belli olmayan aklı karışık gemilerimi de batırın bakalım, engin düşünce denizlerinizde… yahu siz? -kazazedelerin tuzlu sularla savaşı bile değildiniz- gerçekleri korkutsaydınız bari ürktüğüm, soylu sandığınız gardiyanlığına saksılarınızın, tekme atan çiçek bari olsaydınız! ah gelmese kulağıma tamtam sesleri, ben de bilirim sizinle az buçuk dans etmeyi etmez miyim küfür, demez miyim dilin ısır! küfür Neyzen ağzında “gül”dür! saklı şiirimde baldıran fırtınası, gelmeyi denemeyin üstüme üstüme! bir bacağım da kısadır benim; dans etmek isteyeni zorlayıveririm… hidayet dal/can sokağı lambaları |