DİYOR Kİ BUDİST RAHİP
’Atmayın efendim’ diyorum, ’atmayın çiçek bana’,
Hem Budist, hem rahibim; o güzel çiçek bana, Hem diken görünecek, hem de günah saçacak... Alışkın değilim ben, varlığına bedenin, Yok-bedene alıştım küçücük hücrelerde, Ruhum ancak böyledir ki enginlere uçacak... Bu güzel insanlardan, ne mi vardı kaçacak?.. Bu rezil insanlığa, ne var ki yaklaşacak?.. Bir tür soru yumağıdır, tüm yaşam kimi zaman... Bugün böyle geçti de, yarın ne mi olacak?.. Dün ve bugün nasılsa, yarın öyle olacak... Geç farkediyor bunu, dışar’da olunca insan... Kavrıyor bir çırpıda, mabedde olunca insan; Bir varlık olduğunu, serçelerce büyücek, Küçücük, yıldızlarca... Kainatta bir böcek... Kainatta bir böcek... Budur işin gerçeği... Kainat da küçülür içten bakınca gerçi... Kainat bir yüreğe, sığar o vakit, bir an... Ekmek lazım yine de, yeter bir dilim olsa... Başaramadık henüz, besinsiz varolmayı... Bedenim ile ruhum, çoktan ayrıldıysa da... Çok özledim çoğu zaman, puslu bir dağ olmayı, Yüzyıllık koca ağaç, sayılamayan, halkaları, Göğsümde karşılamak isterdim, rıhtım olup, dalgaları... İşte böyle şişman bir gerçeklik var içimde... Pirinç verin en iyisi, ’acıktım’ demiş miydim?.. Girmedi asırlardır, bir tane, boğazımdan... İşte böyle kocaman bir açlık var içimde... Doyacağım bir avuçta, yarım avuç, çeyrek avuç... Rüyada kendimi bir kez, pirinçlikte gördüydüm, Bunca pirinç içinde, ölecektim açlıktan... Bir asırdır ölmüyorum, yaşamıyorum, konuşmuyorum, Demeyin siz bana şimdi, ’Şundan da ye, şundan iç...’ Ben tüm içimdekileri, boşaltma çabasındayım... İşte böyle koca bir boşluk olsun içimde... ’Atmayın efendim’ diyorum, ’atmayın çiçek bana’, Hem Budist, hem rahibim; o güzel çiçek bana, Hem diken görünecek, hem de günah saçacak... |