gitme vaktihangi sancı daha acı ya da hangi renk daha koyu tualin mistik rüzgarı hangi saç telimi kopardı gönül içmeye niyetli uzo çek martis yakasım var dünyayı yalnız keman sol edasına sahip çıksın kurulmuş saatim geç kalmaya adaklı sus ne konu komşu ne de esmer yakışıklı özlüyor beni gitme gece karaborsa rüyalar ürkütüyor kadınım yangın yeri gibi tenim ateş tavan yapsada akıncı misali dağlanmış dil kusuyor sözcükleri salça olmuş bağnaz tipler gözlerime oysa rimelim akmış ağlak suratıma afaroz edildi canım sarı bir gelin gibi doğasım var nemruta düşesim sonra yerle bir olana dek belki o an affı okunur davamın bin dile çevrilir ruh sarp anadolu’da sen dost postunu as kapımın paslı askısına korkma kayda geçmez şerrin veya inkar et vurduğun kuşları kim inanır benden başka öldüğüne dişiliğim komada yaşam yanaşmaz kırışmış alnıma iklim kanlı akıyor bacaklarıma araf soğuk araf yakınıyor ilk defa son kapağı kapattı kadın şimdi gitme vakti kaldırımlar viran... lamour |
önce dağıtıyorsun insanın aklını
sonra küt diye oturtuyorsun
ha neden şaşkın "vurguğun" yazmışsın dikkat... <3 ihi, sevgiler fıstıkım.