Bir Gün Sesli Bir Gün Sessiz Yaşanır HayatSen durgun bir göl, Ben kendi dalgasında boğulan koca bir deniz. İkimiz de ıslak, ikimiz de su yüklü Gözlerimiz dolu dolu, ağlamaklı... Aynı ağırlıkta düşer ikimizin de üzerine yağmur Aynı tonda vurur camımıza damlalar Aynı anda alevlenir yüreğimizde aşklar... Birlikte seyrederiz değişen bu koca dünyayı; Yazını, kışını, doğasının uyanışını Gökyüzünden yıldızların aşağıya bakışını, Ağacından meyvesinin vakitsiz inişini Ve toprağının yağmura yalvarışını... An gelir güz yeline yaslanırız, sonbahar toplar yüreğimiz. An olur yanlış gülü koparırız, dikenlerle kanar ellerimiz... Dünya uçsuz bucaksız bir boşluk Takılmışız peşine koşturup dururuz. Yetişmek ne mümkün!.. Bir dalın eğilmesi gibi eğmişse başını hayat Bizi görmesi imkansız, çoktan unutmuştur sözünü... Bazen gündüzü gece sanır, ütopik düşler besleriz Sanırız hiç batmayacak güneşimiz. Göğe merdiven dayar güneşi tutmak isteriz, Hiç gitmesin aydınlıklar bizimle olsun deriz... Bencilleşiriz!.. Sonra ne fark eder ki; Karanlık da, aydınlık da içimizde deriz Korkmayız karanlıktan, çünkü karanlık korkar bizden... Gece de bizim, gündüz de bizim Hangisini yakalarsak alnından öperiz Alnı kırışmışsa, hazana ermiş der, yazı bekleriz... Beklemeye alışkınız; yaz gelir kucaklar bizi Uzanır yanağından öperiz; Yanağı al al olmuş kızarmışsa yüzü, dudağından öperiz; Dudağı çatlamışsa, yüreğinden öperiz... Öpmek değil gerçek amacımız Sevgi ekmektir yüreklere, Karanlıktan aydınlığa taşımaktır umutları İnsanlığı unutturmadan insanca yaşatmaktır hayatı... ANKARA/3 Haziran 2012 Rukiye Çelik |