Değmeyecek sözün asla, kağıdımaBir ben eksik kalmışım, dudağında. Bir ben, senden yoksun, senden ayrı kucağında. Gel, ölü çocuklar doğurayım sana! Okyanus mavisi, ay karası gözler de. Biliyorum; Kırgınsın bana nicedir Haklısın unuttum, oysa evimin kalesiydi göğüslerin! Ah, kaç zaman geçti; Kaç kış, fırtına, dolu, yağmur Bunu zaten saymıyorum, ilkbaharı ben, sende unuttum. Evvelden, bana şöyle derdin hep; "Bana uzak olduğun her an, kirpiklerime asılı kalır, ağlar şiirlerim! Ve benden koptukça dökülür toprağa, şehrin gürültüsüne gömülür bedenim"(...) Ah ne çok özlemişim seni. Ve ne çok, ahlar dizildiğini farkettim, art arda Ne çok pişmanlıklar, ne çok hayıflanmalar, vesaireleri bol ünlemlerle Biliyorsun sende; Aklımdan her düşüşünde Dudaklarımın arasına, dişimin kovuğuna, sıkışıyordu tenin. Farkındayım; Şu an saçmalıyorum. Ama bir düşün lütfen, düşün! Kaç gece, habersiz gelip; Balık ağlarını atarak, hucum ettin kalbime? Ve kaç gece ağlayarak, elinde olta, boş döndün evine? İnanır mısın, düşümde bile; Ranzana takılıyor parmak uçlarım. Ki bu, bir hayal Asla değmeyecek sözün, kağıdıma bundan sonra... 1. haziran 2012 Adnan Bilgiç |