Naat
Aşk’ına Naat Var!
Yaradan’ın Cebel-i Nur’a gönderdiği Nur, İnerken köhne cehaletin karanlığına, Bir gül filiz verir katı bir taşın bağrında. Ağlar yağmur hürmetten, rahmet rahmet üstüne, Bir Nur yağar iken yağmur yağmur insanlığa… Ehlibeyt üzerinde yük olduğunda kisra, Ümmete türlü elem verdiğinde ve eza, Cibril’in akşam vakti zuhur ettiği dağda, Allah’ın huzuruna aldığı ey sevgili! Adın dilimizde duadır, gönülde takva… Doğan güneş senin yüzün, suyun hürmetine, Geceye vuran ay, çöle düşen yağmur senin… Sana avuç açar gibi çiçeklenir doğa, Renk renk yapraklar senin, yeşil tomurcuk senin. Saatte kadran olup müjdelesem zamanı, Beş vakit bıkmadan öpsem alnından namazı, Tesbihde bir taş olup sayıklasam adını, “Rahmet eyle ya Resûlallah, şefaat et.” Gam dağlar bağrımı, dağlar mani değil bana. Vuslata çekilen çile bana, ödül sensin! Yürüsem üstünde umman toprak kokar bana. Dizim değer toprağa, alnım öper sonra da… Elifsin sen dillerde, dimdik ve de dosdoğru… Amelime örneksin, ruhun gönlümde huşu, Beyhude değil görmeden sevmek seni, aşk bu! Sensiz yürekte diken büyütür şirk ve gaflet. Ağlayan göze nur, yaraya derman peygamber ! Allah’ın sevgili kulu, bize şefaat et. Eteğinde nakış olup sürülsem cennete, Sürünürken aşk diye peşinde, arştan yere. Ehlibeytten bir aciz de beni kıl ey Resul Feda olsun zerrem uğruna, ayaktan sere… Uhud’da bir tepe olsaydım seni izleyen, Bedir’de bir söğüt yaprağı, terini silen, Hendek’de bir çukur olsaydım, seni gizleyen Tuttuğun kılıcın kabzası, yayın ipi ben… Bağışlaması bol Rabb’in elçisi, Muhammed! Ey peygamberlerin en sonuncusu, Muhammed! Sen gönül süsü, sen günah örtüsü, Muhammed! Günahkâr olduk sen gideli, bize merhamet! Kor azabımıza şefaatini merhem et… Ey Muhammed savrulan toz olayım arafta, Ayağının altını öpen bir tutam afra… Ezgin KILIÇ not: şiir 14lü hece ölçüsüyle yazılmıştır. |