BOSNA DESTANI
Çiçeksiz bahçelerde ellerinde çocukların
Bir tutam kuru gül yaprığı. Lânetliyor Bosna’da, Bihaç’ta, Zenica’da Titreyen dudaklarıyla bu çağı! Açıyor bütün bebekler gözlerini top sesleriyle; Ve kan görüyor; görmeden yeşili, maviyi... Güle hasret, ezâna hasret, cemaâte hasret, bekliyor Gazi Hüsrev Bey Câmii! Hasret, Mostar Köprüsü, suların duruluğuna; Yıldızlarla oynaşan hilâle hasret Neretva Nehri! Ve, Fâtih Sultan Mehmed Han soluğuna... Hasret, Bosna-Hersek’in her yeri! Dokunurken zamana nakış nakış hâtıralar; gönüller bir diriliş için çırpınmakta. Ve, gülücüğe hasret simâlar Gözlüyor uzanacak bir eli, ırakta! Dağ, tepe, bütün ova yanarken cayır cayır; Kıpkızıl akarken sular ve kururken gözpınarları; Vatandan, bayraktan, îmândan geçmek mi? Hayır! Vahşet ordusu kazarken toplu mezarları!.. Ve yandı yürek; ve yandı toprak; ve yandı su!.. Ve yürek dayandı; ve toprak dayandı; ve dayandı su!... Beklediler her dem şafaksız sabahları. Sarsarak gökleri çığlıkları, hıçkırıkları; Ufuklarında hep o zafer muştusu!.. Bosna-Hersek’te, nice müb3arek zamanlarda, Nice şanlı yiğitler kuşattı çağları. Ne baş eğdiler birine, ne de diz çöktüler; Önlerine rahle yaptılar en amansız dağları! Sır oldu maviliklerde, yüzlercesi, binlercesi... Allahüekberlerle dolup taştılar. Onlar ki, bu dünyada bsir garip yolcu; Ötelerde meleklerle arkadaştılar! M. Halistin KUKUL |