Ömrümden açtığım parantezlerimi,sen dolmadan kapattırma Yâr . . .
Kalemimin mülteciğili ile yüreğine iltica etmek için
kapına geldim Yâr . . . Aklının berzah yanına sığınıyorum. Sığındığım tümcelerden yorğun bir aşık çıkarıyorum, gözlerinin siluletin’den... Şimdi hangi elin yıkayacak, sana özlemlerimde döktüğüm göz pınarlarımı ? Ya çık gel, gülmeyen yüzüm gülsün, yada unut sevme beni .! İçimde’ki sessizce kalmış cenazem senmisin ? Ağız dolusu edebsizliğimle, kan revan içerisinde sana arz-ı mı iletiyorum .! Sana tırnaklarımla kazıya kazıya, ömrümden açtığım parantezlerimi,sen dolmadan kapattırma Yâr . . . Kelimelerim cam kırıkları misali olsada, cümlelerimde bul ’Sen’-i . . . İstanbul gibi dol nefes-ime,sonsuz ezeli,ebedi... İliklerime dek kavra beni, en ücra’larımda sen var ol, yutkunur’ken dahi kesme nefes-ini. Ya yak kavur benliğinle bedenimi, yada içimde sana yanan ateş-i nâr-ımı söndüre söndüre bitir beni ... |