Anaç Bir Vasiyet
Ne kirli gecelerden geçti adım sanım
Çok da kaçak sayıldım, sevdiklerimin yoklama defterinde Olsun, Hepsi de yaşlı doğum günlerimde Gümüşten Musalla taşı hediye ettiler Hep birlikte “iyi bilirdik” dediler, sükunetlerini koruyarak Kafalarını öne eğdiler, inceden inceye kıkırdayarak Yüksek dozda itiraf içeren gözyaşlarını sundular ruhuma Bildiler, hep bildiler, bilmişlerdi hep Benim akademik bir kariyerim olduğunu masalların boş tarafında Bildiler hep, benim profesyonel bir düş fetişi olduğumu Olsun, Tenime, rehabilite edilmiş birkaç dudak bıraktılar yine de Bildiler de gittiler, giderken de bildiler Bir baharatçı hikayesidir bu sürpriz buluşmalar Bir tutam gece tırnağı, bir tutam unutma püskülü, Bir güzel kaynatıyoruz Bir güzel kaynatıyoruz Bir güzel kaynatırken bir güzel geliyor Bir güzel gidiyor Bir güzel kayboluyorlar Güzeller güzeli baharatçının kızı da dahil Hep ayarsız tarifler Parmaklarımla hissetmeye çalışıyorum güllerin göğüslerini Her reçetede deri değiştiriyor zevklerim Tıpkı her an biri gelecek de Rüyalarıma kiralık tabelası asacak gibi Kimliksiz bir ihbar mektubunun ilk cümlesiyim Hiç beklemediğim bir melek tutukluyor umutlarımı “ne zarar gelir biraz şaşkınlıktan” diyor Yaprakları koparılmış papatyalarla dolu bir hücre tutuşturuyor avucuma Ağzına kadar Vivaldi dolu bir kutucuk Duvarlarında yırtılmış aşk resimleri Bembeyaz bir kürtaj gibi Akmaktan sersemlemiş bir şelale gibi Okşamaktan ve okşanmaktan pek uzak Ve biterken bir kez daha içimi kavuran meltemler Yine tüm sevişmeler yarım yamalakken Yine istifa ediyorum son yazdığım şiirden Aylak hüzünlerimin ellerinden tutarak Sıktığım asi kurşunu tekrar koyuyorum yerine Ve onların içinden yine bir “o” nu Yavaşça sıyırıyorum zamanıma sığdırabilmek uğruna Ve semirmiş karamsarlıklarımdan arınmaya çalışırken Silik ve okunaksız da olsa br, vasiyet konduruyorum bu sözcüklerin dibine : İçi “ben” dolu, hülyalı bir sunakta öpülmek istiyorum… Oktay Coşar |