Yaşıyor Muyum?
İnsanım; fırtınalar, boranların eseri,
Sefalet ateşinde yanmaya gelmişim ben. Beyhude bekliyorum doğacak beyaz fecri, Yazık ki yaşamağa mahkum edilmişim ben... Mezar taşları kalem, birer destan yazıyor. Bu destanı gözyaşı içmiş bir can yazıyor. Alnımdaki her çizgi böyle ferman yazıyor: Yazık ki yaşamağa mahkum edilmişim ben... Dünya şuursuz tezgah, ustabaşı sefalet, Kendi kendini yedi, hayal oldu asalet. Ruhumuzdan göç etti merhametle adalet Yazık ki yaşamağa mahkum edilmişim ben... Ben insanlar tanırım maskeli bir şeytandır, İnsanlık kitabında birer kara destandır. Mutlu olanlar yalnız, topraklarda yatandır. Yazık ki yaşamağa mahkum edilmişim ben... Vicdanlar bir kayadır, ruhu sarmış menfaat, El, etek öpmek hüner, çiğneniyor hakikat. Bel bükmekle geçiyor böyle mi olur hayat Yazık ki yaşamağa mahkum edilmişim ben... Tanrım, Tanrım! ışık ver şu kararan dünyaya, Erisin lugatların vicdan dediği kaya. Sana değil ey Tanrım tapıyorlar paraya. Yazık ki yaşamağa mahkum edilmişim ben... |