İMAM ALİ HUKUKTURŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Sinem Karadaş
16 Mayıs 2012 Birlik ve beraberlik için Ehl-i Beyt Birlik ve beraberlik için Ehl-i Beyt Sempozyumu beklenildiği gibi muhteşem geçti… Sayın Baş’ın konuşması, müdellel örneklerle dolu bir savunmaydı adeta. Şii ve Sünni âlemini “bir yapmak”, unutturulan kardeşliklerini hatırlatmak için yola çıkan Sayın Baş, Şii dünyasının savunmasını araştırmalarından elde ettiği bilgilerle tek tek ortaya koydu. Dinleyiciler ile paylaştıkları adeta akademik bir tez niteliğindeydi. Defalarca okunması gereken, üzerinde düşünülmesi gereken ifadeler ile doluydu konuşması. Ehl-i Beyt’in önemi ve Ehl-i Beyt hakkında nazil olan ayetler ve buyurulan hadislerden örneklerle başlayan konuşma, “Sünni dünyasında Şiilerin batıl, Şii dünyasında Sünnilerin yanlışta olduğu ifade edilerek kışkırtma politikaları devamlı surette pompalanıyor. Şia batıldır, deniyor. Şia adıyla İslam’a sokulan hurafeler anlatılıyor. Bunun için de bu hareketin ne olduğunu ve de ne olmadığını özetle anlatmak istiyoruz” diyerek devam etti. “Şii dünyasına atılan büyük bir iftira” diğer bir konu başlığı idi. Sayın Baş, “hayali kahraman” olarak nitelediği ve Şiiliğin kurucusu olarak hadis kitaplarında yer bulan Abdullah b. Sebe yalanını delilleri ile ortaya koydu. Bu konu şimdiye kadar belki de kimsenin konuşmaya cesaret edemediği veya fark etmediği bir mesele idi ama meselenin de şifresiydi. Şiiliği sapık ve batıl göstermeye çalışanların oyunu bu bölümde bozulmuştur. Çünkü hayali İbn-i Sebe’yi, müşteşrikler kullanmıştır ki, bu İbn-i Sebe adı altında Şiiliğe atılan her iftiranın ajan faaliyeti olduğunu da göstermektedir. Sayın Baş, Şii dünyaya yönelik eleştirileri cevapladığı müthiş konuşmasında, günümüzde bazıları tarafından dile getirilen eleştirileri de ele aldı. Ehl-i Beyt dünyasının ve Sünni dünyanın hadis kaynakları, İmam Rabbani’nin adının kullanılması, Gadr-i Hum günü ve İmam Ali’nin hilafeti meselesi tek tek değerlendirildi. Kaynaklar ile ortaya kondu. Konuşma, Ehl-i Sünnet ile Ehl-i Beyt “itikatta birdir” başlığı ile sona erdi. Sayın Baş, Şiilerin ve Sünnilerin İman ve İslam esaslarını madde madde sıraladı, “Şii ve Sünniler itikatta birdirler ve aynı payda da buluşabilirler” dedi. Salonda alkışlar ile muhabbetin ve coşkunun doruk noktaya taşındığı cümlelerden bazıları: * Ehl-i Beyt ekolü ve Ehl-i Sünnet arasında ekilen nifak tohumları ile İslam âlemi bugün parçalanmıştır. * Maalesef, Sünni dünyada aslında sahih olan rivayetlere hayali Abdullah b. Sebe’nin görüşleri imiş gibi sahip çıkmış ve var olan Ehl-i Beyt ekolünü ihmal noktasına gitmiştir. Netice, sapık gösterilen Ehl-i Beyt ekolü ile hak olan Sünni dünyanın karşı karşıya getirilmesi olmuştur.” * Ehl-i Beyt dünyası için hadislerin asıl kaynağı İmam Ali’dir (as). * Hz. Ali’nin hilafetini kabul, diğerlerini ret değil, ayet ve hadisle sabit olan bir meseleyi ortaya koymaktır. Yoksa Hz. Ebubekir ne kadar değerli ise Hz. Ali de o kadar kıymetlidir. Bu manada bir fark yaratacak bir açıklama asla yapılmamıştır. * İmam Azam, İmam Muhammed, İmam Şafii, Ahmed bin Hanbel ve İmam Maliki bunların tamamı Ehl-i Beyt’in safında ve de yanındadır. Ve burada ekledi “ben bir Sünniyim” ama Ehl-i Beyt’i bu imamlar gibi seviyorum… Ve İmam Rabbani’nin ismini kullananlara tokat gibi cevap: İmam Rabbani “Mektubat-ı Rabbani” eserinin 2. cildinin 1675. sayfasında yer alan 534. mektupta şöyle yazmaktadır: “Velayet yolunun başı Hz. İmam Ali’dir.” Prof. Dr. Baş, şöyle devam etti: “Bir Sünni olarak bizim Ehl-i Beyt külliyatı ile yapmak istediğimiz iki dünyayı buluşturmaktır. Gerçekleri de gizlemeden olayları beyan etmek ve bu şekilde ortaya koymaktır. Çünkü bu Allah ve Resulünün (sav) tayini ve naspıdır. Biz bundan sonra da Şia dünyasının inandığı Ehl-i Beyt külliyatı ile Sünni âlemin bir olduğunu, kardeş olduğunu, ikisinin de Hak olduğunu ispatlamaya devam edeceğiz. Allah bizi bu konuda muvaffak kılsın.” Avrupa’nın en büyük kongre merkezlerinden biri olan Haliç Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilen programda, salonu tıklım tıklım dolduran Alevi, Caferi, Sünni kardeşlerimiz Sayın Baş’ın bu duasına hep birlikte “âmin” dedi. Yanımızda oturan Alevi vatandaşlarımız, İmam Ali’nin ismi geçtikçe, Sayın Baş hilafet meselesine değindiğinde ve Gadr-i Hum’dan bahsettiğinde “ağzına sağlık “diyerek kendisine dua ettiler. Bizim de sohbet etme imkânı bulduğumuz Alevi kardeşlerimiz, “Biz bu programın reklamını TV’de gördüğümüzde çok şaşırdık. Böyle bir şey ilk defa oluyor. Bizimle sizin aranızda hiçbir fark yok ama bunu ilk defa bir Sünniden dinliyoruz” diyerek memnuniyetlerini dile getirdiler. Bu kardeşlerimiz, “Biz Haydar Hocayı dinlemek için sabah 10’dan beri buradayız” diyerek, Sayın Baş’ın yapmak istediklerine gönülden desteklediklerini de eklediler. Sayın Baş 21.50 civarında konuşmasını yapmaya başladığında on iki saate yakın bir süredir kendini dinlemek için bekleyenler de hiçbir yorgunluk emaresi kalmamıştı. Binlerce insanı böyle bir coşku ile diri tutabilmek, onları şimdiye kadar yapılmamış bir çalışma ile bir ve beraber yapabilmek ancak bu işe kalkışan kişinin çalışmasındaki bereketinin bir yansımasıdır. Sayın Baş tarafından atılan birlik mayası tutmuştur. Salonlara sığmayan kalabalıklar bunun göstergesidir.
Ben her sabah anarım, karşılık beklemeden
Kalbim aşk ile atar, küt küt hiç teklemeden İcraat varsa makbul, icraat yoksa yoksun Allah yücedir ister, tek yalan eklemden. Can herşeyden tatlıdır, canan bile tatlıdır Allah ya Ali demiş, Ehl-i Beyt beş zatlıdır Gel sen de imana gel, seni tanısın sağ sol Allah tek yaratandır, yer gök yedi katlıdır. Gerçekler bedel ister, zalim ise zevk ister Nur bizi aydınlatır, şeytan ise şer ister Özü olmayan her söz, külliyen bir haramdır Allah’tan gelen her söz, tartışmasız öz ister. Bir kısmına hak ver yok, tamamı hak hukuktur Peygamber söylediyse, her sözü hak hukuktur İşine geleni al, diğerini sal olmaz Allah Muhammed der ki: İmam Ali hukuktur. |
Can herşeyden tatlıdır, gelen beyaz atlıdır..
Katır yükü ağırdır, yalan yedi hatlıdır
Ya katır ya da at ol, seni tanısın sağ sol
İfadeler arasında bütünlük yok, yalan neden yedi hatlı olsun, neden ya katır yada beyaz at olalım ki... Kafiye olsun diye oluşturulmuş dizelerle Ali gibi bir pîre şiir yazmayı yakıştıramadım.