Masiva - İsnâ Aşera ( 1 )
12
Yaşdım yandım.. Ateşin değil suç kurunun. Hamdın.. Kursağımda kaldın hangi cümbüşte duruluk ? Her şair sevdiğini ‘’ hû ‘’ larda yaşatırda Nefsi konu olunca hangimiz açmaz uçkurunu ? Cana can sorulur der ; sıhhatim canına can perver Canım yoluna can kata , tütün yoldaş olur ten perde Tükenmişim , her lobumda birer sükût bin ah Zamana muhalefetinden can baştan oldu göz ferden. Boylu boyuna dev aynamda sergilen Her sergimde mısraların nur ala nur emsile Takatimin son nükteleri silüetin silik Velev ki sırra kadem bastım yokum ateşlerde elfidem seni asla düşünmemek ölüme tama etmek demek ölüme hazır ve nazırım dedim felek yüzüme kaş çattı seni beklemek ömür boyu ve belki sittin sene beklendim bin bir kere boynu bükük.. vah bahtım.. ölümün eşiği , arzın beşiğindeyiz ve sairleri. batına olan aşkı bırakıp peşine düşün zahirlerin. biz aşkı arşta güneş ferşte rahmet belledik şimdiler de nâr-ı aşk dilin de küfür sabiilerin. Masivayı yalnızlar, koca semayı yaldızlar süsler Tükendi direnç , belimin köprüleri kopmak üzre. Sarıp sarmala beni, hasretliğim ; tutuştu gönül.. Nefes olsun mudanya, bir de üsküdarda nahoş güzler. Kimine göre sütten çıkmış ak kaşıktan münezzehtim Birine karşı ruhum her curcunada mücerrettir. Elime bahş edildi ve ben de her defada tekrarladım Dile geldi mısralar , - bu ne cefa ne cürettir ? Elim de kokun, sırtımda hasret velhasıl boynum bükük Sabır çekmemi bekliyorsun da hangi beden çeker bunca yükü Yargısızca hüküm vermek sanırım doğanda var Ve tabiatında kayboldum kurtar Rabbim şartlar kötü. Beni bir ben anlar bir de ben de oluşan bi sürü sen Ben de biten benleri kundaklayıp salı ver denize Topraktan yeniden doğup yeniden filizleneyim Ve kokum yeniden dolsun aşka aç is’e tok genize Ölüm kadar olmasa da ben de bayağı boldun Her boşluğum şuh hoşluğum seninle taştı doldu. Bense koptu zincirinden akıbeti muallak Ey gayb ! günümü gençliğimi yollarında soldur. Kaybolan yıllar, ağıran sırlar, yitip giden gençlik. Tüm bunların gölgesinde deşilen sadece ferş mi? Bundan kelli elim yazar hem dahilin de bozar. Sorma bana kimsin diye ben o şen şakrak gençtim Aşk sandığın şey değil aşk başka Aşktır; eğer yar için geçe biliyorsan aşktan. Baştan sonra temaşa et beni, ipek tenin derime Nefsim gelsin geriden aşk baş verdik istedi astar. Kastım çemkirme değil yalvarıştan ibaret hüdaya Gözlerimde yaslı ferin ibarettir nüdandan Yerde âmâ, gökte mânâ safta ranâ.. Bildin. Tüm bunlar gölgesinde denize sıfır mübâlâm Basite aldın damlayanı Yazdıklarım bir tutam aşk çokça naaş içerir. Ha sitem ha tütün harlayanım Bir sen var ben de yâr, binbir benden içeri Mihr doğdu şems battı.. Ne mükemmel zamanlama Battım eş zamanlı geçtim onca zaman Kar anmadan Yandım deme, yanmana tekemmül heyhat demen Bundan bin derece elzem imtihanı tamamlamak Sevmekse ibadetçesine vuslat-ı muhal bazda Çünkü ben de var oluşun fazlalıkta azdan Kastım sen değilsin ne de seninle olanlar Velhasıl içim de yaşattıklarım ezberi bozacak tarzda En az bunun kadar önemli yaşanılanı idrak etmek Bundan kastım elimdekiler ve kalanlar sefaletten Belki dirayetle dayansan, belki sabretsen Belki fark etsen, var olanlar anlam katlar sirayetle.. Ölümü bir, yaşamla dönümü bir kıldın Bunun ahirinde mecalim, direncim yıkıldı Ben ise; ki benimle sen eş yahut şeş anlamlı Ben sayende şekillenip cisimden sıyrıldım.. Neden böyle, neden bıraktık? Bıraktıkların nazarında mutluluk ırak mı? Bir sen ehemmiyetli bende bir sen önemli Bir ben körerdi sende dahilinde sırat tın. Ateşin yaktığını tercüme edemez bilgi Burada sayfalarca yangın türcüme eden dildir. Metni karartan benlikler, uğultular, yollar Bu yollarda sürtünmekten silüetimi sildin. Bu devirde basmakalıp yaşandı aşklar. Aşk Şubat’ta güneş Nisan’da ibaret yaştan. Dizimde derman bronşlarımda nefessin Beynimde heves kalbimde çok, çok başka.. Bir birliktelikti bu yol, karşılaştık güvencinle Hatıralar harlanır ve devamında düvencin der ; Sıvayamadığım geçmişim, öremediğim yarınım Alnımda kârım, pervazımdan geçilmesin güvercinden. Burası ferah, nefesine nazaran ölüm. Gömdüğüne koşmalı insan akrebin tersine dönüp Tersim topraktan ibaret ibaretim topraktan Dönüş topraktan olsun vaktiyle alnımdan öpüp gömün. Biliyorum ordasın, cebinde ki elindeyim. Hararetimi dengeledim buz tenine sicimleyip. İnfilak eden sinirlerime masaj mahiyetinde ki, Tenine zerre miskal sıkılmadan ömür boyu demirlerim. Bir nesim.. Sen nesin? Bendesin.. Ben de sen ola bilir miyim acep herkes gibi senleşip. On iki ben, on iki sen on ikişer parça biz.. Her parçada bir ah çekip çökmeliyim derleşip.. Eflatun bir penceredeyim manzaram mordur. Aştım yedi kat göğü destur bu ne sual ne sorgu ? Düşen her cemre de fikriyatını andım Saçıldı sümbüller, suya yaşam kaynağı ateşe kordum. Ve bu asrın gördüğü en derin serzeniş Ben ise rüyalarındayım boyun bükük, sersefil Ölüm aşkı bekler, şubatlar baharı Zafer kağanı bekler şu derin uykular sersemi.. Bitik bir biz, bir dizi iz Bilseydim ölümü getirecek susar izlerdim. Hatmedilen hizb katledilen biz. Canımdan can koparsalar huşu bulur gizlerdik. Bir can doğar bu ay da bin can boğan. Fincan kahvenin telvesinde aşklar rohan. Kursağımda takılı kalan beş harften birisin Her beşinde minik kalbim yine, yeniden doğar. Bu bir dilsizin sağıra amiyane tecri Etkinde nefis doydu güzelliğine fecrin. Her damlada sen her hanede vuku buldun Her tanede huşu buldu gönül zevk eylerken hicvi Toprak.. Zamanla cebelleşen yıl aşırı afkâr Alnımda ki her kırışta birer sükût bin ah var. Bende bekledim seni, bende özlerdim Ben taşırdım seni boynumda ki arda kalan günahta Yokken dahi duaen lisanı halle gıyab ettim Gidişinle her sahifem hem taifem kıyam etti Hani nerede sonsuzluk, nerede bucaksız ummanlar Kişinin ölümü kendisine ölümün bana kıyamettir. Bir gün ben ol, bir gün çek bu derdi Bir gün ben olaydın bu bende ki dert mi derdin. Ben uçuştum, notalara karıştım.. Sana layık görsün bu dert galon galon hicvi yergi. Özlem.. Dönemin elem rezaletine adını veren duygu Uzaklaştım yar diyarından başa hane oldu kuytun. Yeşilvari dünyamda dumanı sen sandım Ve odamı sen sardı, kapalı olan şuurumu uyku. Pek yakındı, atomun direncinden kâvi aklım Akla tezat giden bende milyon parça sen saklı. Ben bu gün öldüm, ben bu gün öldü Ben bu gün caydım yardan keza fuzuliyatta hatrın. Mana boğdum, sen öz mananın manidarı Derdim deste deste seni gül kokuna aşikârım. Sizler bir nefes, sizler bir hece Bizler her geceden her şafağa payidarız. Tasam rolantıda, bünyemde darmadağın Ten güz hoşluğunda daralmakta boş hamağı Elimin ulaşamadığına, gözümün görmediğine Tadımı almadığına şahit safhanın yedi basamağı Ateşten bi makassın pamuk derim lime lime Her kırbaçta milyon af der ben ve parçalanmış sinem. Hani sözün kâfi idi? Hangi sırrımız baki! İnan olsun pişman ettin senden bahsettiğime.. Her an dibimde bitmelisin, adını andığımdan şafaklar yakındır ey nefs bir kulaç atımlığında beni harab ettin, beni bitap ettin beni ele güne bıraktın ya utan kadınlığından. Alnım pakça, hizam safça, yüzüme kömür hudut Saçlarında mizah vari, ciğerlerime kâfi huzur Ser-i imhaatta sen, hüsnü kelimaatlar da sen Türlü naattın her neşrinde yüzümde huzur etti sudur. Alınır güneş ay’a birbirilerine ihtivadan Geceyi güne boca eden meyil verdi ittifaka. Bir elimde kor ateşler diğerinde intibalar.. Eli ele sabitleyen hiç izin verir mi niddi vaka? Arınamadım, senden ibaret muhteviyyat Aşksa ziyadesinde gel eyleme, müktefî yar. Siyaha beyaz, ateşe su, yaşama ölüm misal Elime elin, öteme berin na-sazkârî yan. Gitme.. Gözlerindeyim.. Sitem vari karşılıyorum işte bu özveri deyip. Her dokunuş başka söyler, her dokunuş pürnazımsı Nazma şah çekerken kazanır gözler gönüle ivmeyi. Bu kaçıncı tel, peki kaçıncı tendesin? Görünmekte hissiyatın açık kalmış perdesi. Sen yeşil bi bitki, çektim içime bittin. Döktüm içimi gitti, boğazında kalıcam telvesiz. Uyku yok gibi yoktan az, azdan fazla Dedim ya çoğunlukla bende fazlasın hazdan Sinir uçlarımda seyir halindesin Bu halin de neyin nesi? Kırılacaksın nazdan. Bu aya kızdım, hıncımı taştan çıkardım. elli dalga betim, hicvi baştan çıkardı doğanın börtüsüsün, şu kara kışın örtüsü Söyle afrân ölçüsü, göz hiç yaştan bıkar mı? sıkardım kemerimi, aşka aç gönül ise gayrılık nidasında tek hecelik viraj isem dönme beni, tut içinde nedensiz gün gelir de yutar bizi hak yolunda virani sel kaç gecemi helak ettin kaç gecemi sömürdün sonunda infilak ettim aşk karın mı körün mü? ilhamın ensesinden tut ta Bahreyn’e kadar ceset her bir leşe bir arşın saliye münasip görüldü. afitap yakıcı kitlem, bedenin vebale fitne süm temaşa için bi gece bir göz odaya kitlen. affım olsun satırları belki bir gün hatırlarım bir avuç kahvem kaldı gerek yudumlayıp gitmek. siliniyoruz..düşüncesizlik aşka nazaran revaçta siliniyoruz olduğumuz yerde çırpınırken telaştan. bu kadar hicvi münasip gördüm mazur gör çünkü silinmekte silüetin meyil var sona yavaştan... |
ozan66 tarafından 5/13/2012 9:57:38 PM zamanında düzenlenmiştir.