En - Patik
“Ne gurbetçi bir sebzedir Brüksel lahanası”
Ağzımın içinden dökülen denizler Maviyi sevdiğim için mi? yoksa gidiyor musun, ah sensiz karışırım sonra sokaklar gelir… Soğuk sokak mevsimi bilirsin, cadde, bostan şu ne anlattığımı bilmeden sen anlasan… Bunları Sen olmadığında, böyle anlamsız bakınıp Takınıp en somurtkan apoletlerini yüzümün Terfi ederim sür- generalliğe tamam real… Kaygısızımda ondan bu ya da beceriksizi aşkın Anlatıyorum, Dolmuştu gözlerin dokuz buçuk yönünde Bakmakla dokunmak arasındaki fark vardı Öpmekle koklamak arasında… Karasında gözlerinin bir şey vardı Dolmuştu, doluydu tıka basa Ne sen vardın ne ben aslında Anlatıyordum, Birkaç beyaz çiçek ismi kibarlığında kelimeler kurup Tüm üflemeli çalgılar yumuşaklığında olacaktı Söylediklerim Seni üzmesin söylemiyorum diye Söylediklerimi farz et ne olur, susamam Ah susamam anlasana, Bir şey dadandı, hani şu gözlerinde olandan Ben ki onlardan kurtulmuş, kurutmuştum hepsini Şükür bizimde vardı da bir tavan arasına Yine çocukluğumdan kalan, “a” ların şapkasız yazılmadığı bir dönemden kalan kabuslar görürdüm elbette daha derin baksaydım seni çıplak otururken gözlerinin içinde korkak öyle utangaç ve savunmasız ağlamışken, kızarmışken gözlerin ha aşktan ha değil görürdüm ama korkma, bakmadım bıkmadım da bakmamak kadar yakın durmaya gözlerine yakmadım fitilini buldum da kalbinin atardım yerine, ancak… ne hüzünlüdür değil mi yabancı bir memlekette lahana olmak hem de ta Brüksel den…. |