pencere...penceremin gizli şahitliği sere serpe uzandı kadın çıplak bacakları adamın sarhoşluğuna kavuştu dişi suskun dişi hisli ince kıvrımları yok gibi erkeğin hırsı yeni yetme bir fatih misali gece uzun öyle ki kapandı odanın ışığı tek sahnede iki gölge ayıpları diz boyu bakire’nin gözyaşları unutamam toyluğun şehveti sularken yatağı geceliği sıyrıldı tende ki el kendine bile yabancı numara onaltı esmerin kadını yine kapıda bakışı tek sıkımlık kurşun sanki dejavu gibi şafak kopya etekler yanmış sigara izmaritleri herşey bir seneryonun donjuan kalitesinde seviş ve git bir yatak farklı iki nefes kadın yabani nehrini kuruttu sırtı dönük rüyalar sızıyor sekse erkeğin şehveti yan binada gezerken o uyudu sis inlerken havada yasak elmanın sol anahtarı zorlandı tecavüz ejderin kordan ateşi geride kalan yırtılmış bir beden perdem iniyor usulca görüşürüz belki yarım kalmış ne varsa... lamour |
kendi mezarlarımızı kazmışız sevdiklerimize
biraz sol biraz derin
hem de aşk dolu cümlelerle
kimimiz genç yaşta
kimimiz bilmem kaçıncı bahar...
Yani aslında hepimiz
ölmüşüz birisi için birisinin içinde
ve yeniden doğmak
üstümüz başımız mutluluk içinde...
Ünal Demirbağ
Kutlarım sezgilerinizi... Saygı ve sevgilerimle