ARKADAŞ, ÖZE DÖNELİM!
-3 Mayıs 1944 düşüncesine ithafen-
Edep erkân ile sohbete karış, Kim, ne desin doğru söze arkadaş? Boğaz dokuz boğum, ya dil kaç karış? Sığlık yakışır mı göze arkadaş? Hakka inkiyâdta hulûsumuz var! İstikbal va’deden nüfusumuz var! Mevlânâ, Yesevî, Yunus’umuz var; Züldür Marko’dan ders bize arkadaş!... Noel Baba esir etti köy, kenti. Çirkeften kanallar yıktı her benti. Bitmesin mi hâlâ ele özenti? Öze dönelim biz, öze arkadaş! Maskeli baloda değiş tokuşlar! Huzur yuvamıza bomba sokuşlar! Tükenirken adım adım yokuşlar, Yolumuz çıkar mı düze arkadaş? Üretim yok, uzak durur çabadan! Harmandan habersiz, yaban yabadan! Görsün kız anadan, oğul babadan! Bu düğümü kimler çöze arkadaş? Sade Bizans’ta mı entrika, hile? Kahkaha tufanı bin bir âh ile... İnşâllah varırız emin sahile Serbest stil yüze yüze arkadaş!... Silkinip yiğitçe doğrulamazsak, Türk-İslam harcında yoğrulamazsak, Birlikte belâdan kurtulamazsak, Olan olur size, bize arkadaş!... Zemin cıvık, kaygan, değerler sarsak; İşlemez beyin, kalp; yol mide, barsak! Nereye varırız bu hâlle varsak, İsimleri çize çize arkadaş!... Sâlih âmel yoksa ümidi kesin! Duaya kalmıştır işimiz; kesin! Okuyup Kur’ân’dan Fâtihâ, Yâsin Geçelim bir başka cüze arkadaş!... |