EYVAH!Vahşileştim, oysa sadece kuldum Âlemi kendime av sandım eyvah! Nefsimin sesine âmâde oldum Sanki mâveradan çav sandım eyvah! Yeşertmek istedim kuru lata’yı Dikeydi ısrarım, görsem yatay’ı Kabullenemedim hiç bir hatayı Türlü eşşekliği dav sandım eyvah! Daha düne kadar ocağı tüten Gidip de dönmedi, süresi biten Toprak olacakmış süslediğim ten Yatacağım yeri hav sandım eyvah! Şan, şöhret, şerefti! gelen zikrime Hep saygı duyulsun dedim fikrime Nimetler az geldi benim şükrüme Attığım giysiyi kav sandım eyvah! Fenaymış bilmedim benliğin ur’u Bulanık ne varsa gösterdi duru Şeytan yükledikçe bana gururu Kibrit alevini lav sandım eyvah! Aslan olacak ya kalpteki kedim Hak-hukuk bilmeden her haltı yedim Yiğittir, efedir desinler dedim Lakabı, yüce bir nav sandım eyvah! Merhem aramadım iman yarama Güvendim pis kokan kirli parama Kendimce çıkar yol buldum harama Tavrımı, çürümez sav sandım eyvah! Yüreğim pırlanta, başım dik, yüz ak Yakaldı beni kurduğum tuzak Kupkuru gözlerle, ateşten uzak Oluşan hamlığı tav sandım eyvah! Gövdemi adamsız yürütürken ben Nefsi sarhoş edip ürütürken ben Göğsümdeki eti çürütürken ben Ruhumdaki vay’ı vav sandım eyvah! Bir basamak altta gördüm avam’ı Unuttum dünyaya geliş davamı Firavun sarayı ettim yuvamı Baki kalacağım ev sandım eyvah! Eyvah, doldu demek verilen kota Başka bir âleme çevrildi rota Nasılda bu beden sığdı tabuta Cihana sığmaz bir dev sandım eyvah! 30 NİSAN 2012 Çav = Ses, haber. Dav = Postu, kaplan postu gibi çizgili bir tür Afrika zebrası. Hav = Kadife, yün, vb’nin yüzeyindeki ince tüy. Kav = Yılanın deri değiştirirken attığı deri (halk ağzında) Lav = Yanardağların püskürtme sırasında yeryüzüne çıkardıkları erimiş maddeler, püskürtü. Nav = İsim, ad (kürtçe) Sav = İleri sürülerek savunulan düşünce, iddaa, tez. Tav = İşlenecek bir maddede bulunması gereken ısının, nemin yeterli olması durumu. Vav = Anne karnindaki bebekler vav seklindede gorulur. Vav! İyi bakıldığında, görmek için bakıldığında; Bazen bir insanın secdedeki hali, bazen bir ceninin anne karnında ki haline benzer.. Vav Harfi, Allah’ın Vahid ismini ve birliğini simgeler. Ebced hesabında 6 rakamına dektir ki ; Bu yönüyle aynı zamanda imanın 6 şartını temsil ettiği söylenir. Harfi med olduğu gibi, kasem harfidir. Aynı zamanda, iki cümleyi veya özneyi bağlayan bağlaçtır Meşhur VAV Harfi • Ulu Cami’nin her duvarında VAV harfleri yazılıdır. Ancak en meşhur ve en güzel VAV harfi budur. • Halk arasında Hızır Aleyhisselam’ın bu vav harfinin önünde namaz kıldığı rivayeti yaygındır. • Tezhib sanatı ile süslenmiş ve ucuna Lale motifi işlenmiştir. Lale süsleme sanatında Allah’ı c.c. sembolize eder. • Vav harfi, Vahidiyet, Vahdaniyeti ihtiva etmesi yönüyle de Allah’ın birliğini ifade eder. VAV HARFİ İLE BAŞLAYAN KELİMELERE DİKKAT EDİNİZ. SORUMLULUK GEREKTİREN İŞLERDİR: VALİ, VEZİR, VELİ, VEKİL, VARİS, VASİ, VALİDE, VAAD ETMEK VB... "Bursa Ulu Camii gezerken rehber duvarda asılı hatlardan yedi vav’ın sırrını şuna benzer manada anlatmıştı. Peygamberimiz buyurmuş ki, "yedi vavdan sakınınız, ihtiyaç olmadığı halde vavların işaret ettiği mesleklere yönelmeyiniz." Sabah namazı sonrasında anlattığı için bilincim tam açık değildi bu yüzden hadisi birebir hatırlamıyorum fakat ’yöneticiliklere -vali vs.- işaret eden VAVlardan sakının; mecbur değilseniz bu meslekleri seçmeyin’ mealinde bir hadisti sanırım. Yunus Bilge Vav’lardan Çekinin -Bursa Ulu Cami - Caminin batı cephesinde günümüzde hanımların namaz kıldığı yerin batı duvarında çok değişik bir şekilde işlenmiş büyük celi sülüt dört tane VAV harfi dikkat çekmektedir. İttaku’l - vâvat. Bu önemli bir nasihattir. Allah Resülü (s.a.s) bizleri sorumluluğu olan şeylerden sakınma noktasında uyarıyor ve "Vavlardan sakının, çekinin" diyor. Mesela Vali olmak, veli olmak, varis olmak, vekil olmak, vezir olmak, vakıf malını değerlendirmek, vallahu yemininde bulunmak vazifeleri yerine getirirken hassas olmamız ölçülü davranmamızı tavsiye ediyor, Efendimiz (s.a.s). İnşallah yerinde de görürsünüz. İnsan vav şeklinde doğar, bir ara doğrulunca kendini elif sanır. İnsan iki büklüm yaşar, oysa en doğru olduğu gün ölmüştür. Kulluğun manası vavdadır, elif uluhiyetin ve ehadiyetin simgesidir. O yüzden Lafz-ı ilahi elifle başlar. Elif kainatın anahtarıdır, vav kainattır. Rabbi vav gibi mütevazı olsun ister kulları. Musa dal olmuştur ama Firavunun gözü Elifte kalmıştır. İbrahim ateşte vavdır, Nemrut bizzat ateşe odun. Yunus, vav olup balığın karnında anca kurtarmıştır kendini. İnsan iki büklüm olunca rahat eder ana karnında. Boylu boyunca uzansa da kim rahattır mezarında? Vavın elifle münasebeti ne kadar iyiyse, kainatın dengeside o kadar düzgündür. Kim kimi hatırlarsa evvel o ona koşar. Kainatta tüm cisimler boşlukta dönerken insan belki o yüzden boşlukta kalmamış, Rabbi onu imanla doldurmuştur. Evvelde eliftir, bir ilahi nefesle ahirde vav olur kainat. Manayı bilmeyenler vav diyemez vay der. Buna anlamca vaveyla denir. Yani vav olamadıkları için feryad edenlerin halidir. Elif bir ağaç ve insan onun dalıdır. Azrail budadıkça nefesleri daha gür çıkar sesleri. Herbiri Dal olur ve o ağaçtan beslenir. Vav olur o ağacın gölgesine sığınır. Ve Allah insana seslenir, peygamber eliyle ulaşan mesajı hem dal hem vav ol der insana. "Mümin erkekler ve mümin kadınlar birbirlerinin velileridir. İyiliği emrederler; kötülüğe engel olurlar. Namaz kılarlar, zekat verirler. Allah’a ve Resulüne itaat ederler. İşte bunlara Allah rahmet edecektir. Allah şüphesiz güçlüdür, hakimdir." Başkasının önünde eğilmek ne zordur. Birilerinin emri altına girmek ne ağırdır. Krallara boyun eğmemiş insan görmediği bir varlığa mı itaat edecektir? İnsan kendinin bile farkında değildir iki lam birbirine sarılıp kainatı ayakta tutan sütunlar gibi durmuştur elifin ardında, kainatın gezegenleri yuvarlanıp son harf misali peşinden giderken, insan yolculukta geri kalmanın acısını ne zaman anlayacaktır. Zordadır sığınacak yeri yoktur. Evrene ve seslere kulak verenler duyar yeniden o kutlu çağrıyı; "Sabır ve namazla Allah’tan yardım isteyin. Rablerine kavuşacak ve O’na döneceklerini umanlar ve Allah’a gerçek bir saygı gösterenlerden başkasına namaz elbette ağır gelir" Sonra çağırır insanı, belki cennet kokusunu duyurmak içindir bu davet, belki kendi yanına çağırıyordur. İşte o ayet: “Secde et, yaklaş!” Eğil ve ben senin başını göklere erdireyim, yıldızları ayağına sereyim, sana gezmekle bitiremeyeceğin cennetler, sayamayacağın nimetler vereyim demektir bu. Secde et, vav ol, vay dememek için la şey olan insan herşey demek olan Rabbinin önünde... "alıntıdr..." Dev = Olağanüstü irilikte olan, çok büyük, çok önemli. |
beğeniyle okudum
yolunuz açık olsun
değerli kalem