Gecenin Sakladığı Fener
Taşıyorum içtiğim her damla hüznümü karın boşluğumda
Bir bakıyorum umutlu, bir bakıyorum yağmalanmış direncim Öyle su gibi akıp yolunu bulan bir sevda değil bu kalpteki Hayalim gerçeğin coğrafyasında menderesler çiziyor Yine de eşiğim büyük, diyemiyorum kapılar açık Rüzgarla cereyana kapılmış bir çocuk gibi Titriyorum lakin sinemiyorum. Kubbe kubbe yükseliyor duyuyor musun umarsız feryatları? Bir alaca kuş tayinini bekliyor şafaktan Yolunu, yolcusunu bırakıpta gider ya insan Ölçeksiz ömrüm zar atıyor işte böyle, hep yek hep tek. Satır aralarına düşüyor başımdan azat olmuş ak güvercinim Kime kendimi sorsam aşina bir tutumdur izlenimim Gözün gördüğü, yaşamın ördükleriyle çelişir ya kimi an İki kere iki şaşmaz da senle hesabım döner Bağdat tan Gecenin sakladığı fener misali güne uzanırken umutlarım Suyun döngüsü gibi uyum içinde bana döner yaşlarım Bir infial duyumsadığımda , sanki o an rahmet yağar diner. Nöbete durmuş sabahçı kahvesi gibi ben ayakta Kırık iskemleye konuşlanmışçasına sonunu bekleyense, yorgun bir keder... |