Zühal, İrfan abi ve benZuhal söylüyor pervane aşık olduğum asil kadın, .Sanki bana söylüyordu şarkıyı.. Bana ellerini ver, hayat seni sevince güzel… Teknede sarhoş olduğum günler geliyor aklıma, mumları yakıp şarap içerdim. O an okuduğum kitapları ve şarkıları unutamıyorum. Sonra şaraplı dudaklarımla öptüğüm kadınları. Yorulmadan denizi izlerdim, ruhumun huzur tarafından becerildiği anlardı. Ne güzeldi. Alıştım sonra ayrılıklara terk etmekten zevk almaya başladım. Önce burnumun direkli sızlardı, gözlerim dolardı, bağıra bağıra ağlardım. Ben bu acıyla besleniyordum, ne tür bir hayvandım adını bulamadım… Sonra unuturdum yeni tenler, yeni masallar, yeni yalanlar. Parlayan yeşil gözlerim uslandı çok zaman sonra. Kırdığım bunca kalp kırıklarının ardından anlamı var mıydı artık bu sevmelerin. Bu kadar kötü olmak zorunda mıydım? Sevmeden sevişmiyorum boş laf bunlar… Kaç tane erkek hayır diyebilir güzel bir kadına. Siktir git içimdeki piç… Ben penceremdeki fesleğenleri seviyorum okşadığım zaman elime bulaşan kokusunu. Güneşin doğuşu yerine batışını, kızıla boyanan gökyüzünü seviyorum, usta bir sanatçının kusursuz eseri. İrfan ağabeyimde yok artık ölümünden iki sene önce oturduğumuz masaya gökyüzünden bir serçe düştü irfan abi hemen eline aldı. Minik serçe avucunda can vermişti. İrfan abide binlerce kitabın, yaptığı resimlerin, heykellerin arasında üçüncü kalp krizine o dev gibi kalbi yenik düşmüştü. Doktorların sigarayı bırak demesene rağmen iki pakete çıkarmıştı. Deniz kenarında bir kitapevi vardı işi de evi de orasıydı, köy burası benim köyüm diyordu gülümseyerek. Bir gün rakılarımızı yudumken intihar teşebbüsünü anlattı bana. Arabasıyla tam gaz giderek bir yere çarpıp o süratle ölümü planlamış. Önüne çıkan bir köpeğe çarpmış arabadan indiğinde yerde yatan zavallı köpek parçalara ayrılmış. Kusmuş kendine küfürler etmiş. Ölümden korkmuş, parça parça ayrılmaktan korkmuş. Cinayetti bu korkunç bir cinayet. İntihar cesaret ister diyerek noktalamıştı. İki yıl sonra gazetelerde irfan benli geçirdiği kalp krizi sonucu hayatını kaybetti yazıyordu. Dediği gibi ustanın siyah beyaza yürüyordu ve Zuhal söylüyordu yalnızlığım, canımsın kanımsın, sen benim çaresizliğim-sin... |