Sevme, etme!
Ne tuhaftır bu insanlar seviyorum dedikleri zamanlarda..
Sonbahar ruzgarına kapılmış yapraklar gibi.. Duşmeye hazırlar zaten dalından.. Tutundukları hiç birşeyi olmaz ya bazen insanların, ya da tutunmamak için direnir dururlar ya telaşlı telaşlı.. Bir yağmur, bir ruzgar, bir tutku dokunuşuna aldanmış sebebin farkında olmadan peşimizde koşup dururlar.. Seviyorum diyorlar deme, etme ! Farkında olmadan alıştırır onlar kendilerine, çalar gonlunun çanları tam da o anda sesten uyanmış gibi olur, sersemliği atarlar ustunden.. Seviyorum derler, sonra kaçıp saklanır insanlar derin duşuncelerinde... At kolaysa çıkart onlara alışmış hayatından, kolaysa uzulme, kolaysa iyileştir yaralı gonlunu.. Sorular sormayın hayat boyle ya işte.. Dolaşıp durur havada tuhaf ve anlamsız vaadetler. Sevmek kolay mı bu gunde, emanet eder mi insan, yer acar mı her gelen gidene guvensiz kalbinde.. Izler durur orda birer birer.. Mazide gömer bazen hayat herşeye rağmen devam eder.. Sen en iyisi seni bilmeyen birine durma ver bir tavsye: Sevme, etme de.. Sevgi iki kelimeden oluşmaz, can sıkıntısına mehrem olmaz.. varsa, gerçekse eger, kalbinde kelimelerden deniz bogar insanı, dili tutulur soylenmez her cumle.. Yok... Gercek değilse de saklanır iki kelimenin arkasında ve tutuşturur her iki insanı buz kesen ateşinde. |
Ne yazık ki gerçek sevgi dünde kalmış,
Aşık olanlarla Leyla da mecunda kalmış.
Erişemeyeceğimiz kadar uzakta ve her gün uzaklaşmakta,
Zaman geçtikçe adeta hayal olmakta,
Yaşamak isteyen çok gönülden isteyen az olunca,
Gerçek sevgiyi biz çok bekleriz hala...
Saygılarımla...