Artçı Şiir...
Elimi uzattığımda yıldızları tutacaktım güya
Yumru kalan kalbine yontacaktım kendimi Aşk kipine banılmış her cümlenin Paragraf başında durdum, düşündüm Gelişim süreçleri prematüre bağlamındayken plasentamın Eşi de zorluyor ana rahmini acılarımın İkiz geçinen sol kaburga kırıklarımın Diğeri yok edecek yüzünü! Her defasında artçı gelişlerinin Yüzsüzlüğünde kıvranmış suni sancılarım bu Serumsuz vurgunlarından ağrılarıma tükür! Tükür ki umursamazlığında yoluna düştüğün Ankara’nın anıt mezarlarında ara benliğini Bir aslanlı yol çiz bahtına Artık bundan sonra ne çıkarsa İz düşürsün bendeki sen yokluğuna Kast edilmiş her linç eşiği adımlara maruz kalışımla Debelenerek söylüyorum şahsına Hadi yok ettiklerin için ağla! Kıldan incelerle dolu merhametsiz iman tahtana Ağlamaya niyetli bakışlarından sualini Geciktirmeden alacağım Sus bağladığın köpek gürültüsünü Hangi it ulumalarında bulacaktım Şu at meydanlarında koşumlanan arsız da kimdi? İnan silmişim o arsızı çoktan Puştluğunda gecenin arka sokakları Lekelediklerini askıya almış da beyaza boyuyor Kol kırık yen içindeyken sessizliği Ömürlük aşkın bakirliğine kanlı neşter miydi o elinde ki? Sevgilim vallahi ömürsün Özgürlük anıtından başlatma şimdi Gece vakti, dem bu dem; vakit ölü Hadi yorgan döşek serildi göğün göklerine Göz izan duymadan esaretimi İndirsene şu heykeli. ocak sonu |
Selamlar...