siler belkide herşeyi..iMor halkalı gözleriyle tüm çektiği acılara rağmen gülümsemeye çalışıyordu, gülümsemek yüzünde eski bir dosttu nede olsa. Hastane kokusu ilk zamanlar midesi bulandırıyordu, o hep denizi koklamıştı, saçlarını rüzgara emanet etmişti. Şimdi saçları da yok, o ipeksi saçlar sökülmüştü sonbaharda yapraklarını döken ağaçlar gibi. Küçük ama çok istediği hayalleri vardı, sürekli aynı şeyleri anlatırdı. Hatta bunu düşünerek o acıları unuturmuş. Masal gibiydi, balıkçı kasabasında bahçeli bir evde yaşamaktı tek istediği, denizin dudağında. ’Denizin dudağımı olurmuş deme sakın diye eklemeyi de hiç ihmal etmezdi’ Belkide hiç gerçekleşmeyecekti. Bu aralar unutkanlıkta başlamıştı, bazen babasının adını unutuyordu.Unutmak, en çokta bu yıkıyor insanı. Sevgilini anneni babanı dostlarını hatırlamayacaksın. Gece ışıklar söndüğünde yorganın altına hıçkıra hıçkıra ağlayacaksın, yastığın ıslanacak. Yorgun bedenin karnına bıçak sokmuşlar gibi acıyacak, bunu hiç kimse anlamayacak. Kurduğun düşler gönlünden kaçarcasına gidecek, düşlerin seninle saklambaç oynayacak. Saklanmayan sobe... Bu genç yaşta bu kadar acı ve bu kadar erken ölüm yakışır mı yüzüne. Çocuklarını sevemeyecek, burnunun direkleri sızlayacak bunları düşününce ve bağıra bağıra ağlayacaksın. Belki de unutkanlık için üzülmemeli, anneni, babanı, sevgilini, dostlarını unutmak, siler belki de her şeyi siler belki de tüm gözyaşlarını, tüm acını. |