sakın bir daha ölmegökten iki elma düştü tepe üstü yaşlı adam piposunu emerken yaş dolan gözleri üç senedir suskun öyle ki hangi sevgi kapatır torun masumluğunu ne giden gelir geriye ne de evlat acısı ölüm fren sesiyse ihtiyar bir düş gördü karşıya bakan penceresinde sanki aynı endam kavuşmuş küçük vücuda ispat istiyordu eskimiş ruhu hayır biliyorum o benim kumralım bağırsam bir kez olsun gel otur kucağıma öpsem koklasam veda etmeden sana gelir mi? çocuk balkona konan güvercini süzerken ela bakışı yalvardı yüreğine bak sadece bak diğer yanın seni bekliyor üç yıldır irkildi beyne inen emirle istem dışı aktı alın teri avcu titriyor sesi durmuş bir plak gibi yalnızdı ikili bakışma bir hafta sürdü çocuk her uykuya dalışta o giriyor rüyasına sabah vakti ezana yakın sıçrıyordu yatağından o çağırıyor belki de ağlıyor en kötüsü öldü son sahnesi dünyada kirlenmiş fanus yosuna bağlanırken japon balığı şişmiş göbeğini sürüklüyordu dipte adam inadına yenildi sonunda kapı aralığına kadar yürüdü nasırlı ayağı evet o gün bugün sarılacağı fethi zor bir şehir gibi kuşatacaktı özlemi bak küçük işte geldim atla dedeye kapı zili çaldı içsel güç bağırdı çığlık çığlığa taş binada ve kavuşma onca yılın terbiye edilmiş suskunluğu göçertti adamı anne anne ne olur koş çocuk dudaklarına asılan acı korkuttu ilk defa hani yarım elma hani uzundu yoluma düşen payın sakın bir daha ölme... lamour |