karnım ağrıyor; çoğu zaman hiç nedensizher şey bir kelime israfıyla başlar ve hastalıklı bir öd gibi büyür şiir bir kadının söyleyemediklerinde tutunmak gerekti ama neye ya da bırakmak gerek tutunduğunu ama nereye misal hangi dala tutunsan ayakların kesilir yerden hangi dalı bıraksan boyun kısalır kimseye bir şey ıspatlamak zorunda değilse insan nedendir bu telaşı suyun ve toprağın altını, üstünü arama uğraşı bazen herhangi bir adam bir ağaç yeşertir ya hani yüreğinizde ama o ağacın köklerinde olup bitenden kuşların bile haberi olmaz bazen gölgen bile alır başını gider ve sen hep aynı boyda kalırsın ama yanılmamalısın çünkü sen denen en özgün şey o bedenin içinde değildir hiçbir zaman zaman zaman hemcinslerinin gözlerinin içine bakar ve onları da başka kadınların gözlerinin içine bakarken yakalarsın işte o an her şeyi görebilir ve hissedebilirsin her adımda birbirlerine daha da çok benzeyen o naif ruhlar kadındı, ne zaman adam oldular ve direnmeyip tüketime süslediler dillerini küfürlerle kör bir kuyu oldu onlar için inanmak ama bir gün anlayacaklar ilk doğum sancısında sakladıklarının her şeyi gören gözleri var seviyorsun sokakları ve kaldırım taşlarını onlardan arta kalan zamanlarda da kapıları özellikle aynalı, ahşap ve yalnız olanları zaman zaman içine giriyorsun aynaların ama bilmiyor sana bakanlar yine de kimsin, nesin git gide koyulaşıyorsun bir gize sarılarak kendi kendine dokundukça onlardan daha da uzaklaşıyorsun izliyorsun kendi kendini yaldızlı bir aynadan ve sonra bir elin attığı bir taş imliyor seni darmadağın ama henüz soğumamışsın ağzında son bir şehadet; tanrım, beni adanmamış adamlara kurban et! jir-fhrn |
ne susturulan beyin
özümüz kendine hain kendine bencil
selamlar