Eylül ÇocuklarıŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Şiirin hikayesi, bu toprakların acısından ibaret... Sözcükler yorgun, uzatmaya ne hacet...
Resimdeki çocuk, Eylül Rojda; bu topraklardan uzaklarda, belki biraz da sürgün... Ama gelecek onun elleriyle değişecek; gelecek, onun gözleriyle gelecek...
takvim yapraklarının döküldüğü bir mevsimdi
gecenin briket duvardan sızdığı saatlerde yazılmamış şiirlerin toplamından kullanılmış hayatlar çıkardım yirmi beş yaş kaldı ellerimde ıslaktı... durun dedim sonra, durun! yeterince büyümemiştik henüz ama anladık... masumiyet tutulması yaşıyorduk sokaklarında hüznün, defter kapaklarına yazmayı bıraktığımız gün duvarları kollamıştık kireç yakıcılığında bir inançla ellerimiz de yanmıştı üstelik, olsun! etrafımız sarılmıştı zaten meşguliyet tarihinden yalanlar kusuyordu derslikler dershane parasına tutsak düşen anneler gördük öğretmen olamayanı polis yapıyorlardı sözgelimi çocuklar ölüyordu meçhul! ve fasondu yorgun gözlerimizde işçiler... ki biz leblebi tozu sanıyorduk genzimize kaçan şiiri toyduk belki henüz, ama güzeldik... uğruna ölünecek aşklar da biriktirdik yaralı sevince daha güzeldi ekmeğin ve kavganın tadı öğrendik, ilkyaz gecesi gibi ılıktı sevgili elleri turuncu sevişirdik rujlu dudaklarda ve lekesini gururla taşıdık özlemin... ayrılık da sevdaya dahil mi bilmiyorduk arabesk de sevmemiştik bir şeyi ancak şişeleri devirdik bazı veda akşamlarında üzüm korusu bağbozumuyduk hani haziran olduk kimi zaman erken ayrılanlar oldu soframızdan eksildik... eylüldü, eylül ellerimden küçüktü biz yeterince büyümüştük üstelik geceydi, ıslaktık nasıl da azalıyorduk her yaş ömrümüzden ama eylül çocuklar doğuruyordu kendince ve öyle biliyorduk ki mutlaka; tarihin duvarlarından aşarak mayısa yürüyecektir yine çocuklar... Eylül-2011 |
Şiir çok güzeldi, tebrik ederim..