4
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
1435
Okunma
Muhatabım müslüman; sözüm yok îmansıza
Gönül ister ki mü’min basmaya çürük dala
Üstüne gelse cihan, özünden îman sıza
Hakk rahmetinden emîn, umman-ı aşka dala
Mest ederken beşeri kıblesiz semah şeri
Gam çekmemek ne mümkün; yakar elbet içimi
Kul, alaya alır da, Yaradanı, mahşeri
Umduğu bal tasından ab-ı Kevser içimi
Her kim ki huzur arar bellidir bunun yolu
Bir Dergâh-ı Âlî’de kendini aşka vursun
Bilmek gerek "Vav" nedir; ne bu Kaf bu Nun Yolu
Ki, kalbi suflî değil, ilâhî aşk kavursun
Muradı firdevs olan vazife ne biliyor
Sıratın üzerinden geçilmiyor ki Bir’siz
Nefis tuzak kurarken İblis bıçak biliyor
Maharet ayık kalmak ve yaşamak... kibirsiz!
Ne zaman şu genzime hasret sızısı düşse
Yolcu eder Hirâ’ya dumanlı dağlar beni
Hıçkırığıma sebep yarım kalan o düşse
Göz ağlar, gönlüm ağlar; süzülen dağlar beni.
İsteriz ki ar bile, hep incitmeden yaza
Sevgiyi harmanlaya, aşk ile kar’a kalem
Hassas gönül kalemiz; mevsim dönerken yaza
Esir olmaya kışa; batmaya kar’a kale’m
Mecit Aktürk