ECEL
Haleden âlâ gülüşlerin kırmızı,
Müzmin âşıklar tarihine kancalı. Raks eden dilin; esmer, sarı yâr saydı, Cebindeki ter, devede kulak kaldı. Değirmen gibi öğüttün o günleri, Sakız mı sandın, sen çiğnedin gençliği. Değer verdin de; malın, mülkün yok sattı, Sevdiğin dünya, seni de çıplak attı. Serzenişlerin, ses getirmez geriye, Görmedin mi hiç, dönen var mı geriye. Bir adım önün, meyvesidir ecelin, İzini izler, nafiledir sözlerin Kurşun döktürsen, taksan boncuk bağrına, Ömür dilensen, verilmez hiç sadaka. Uyanır ruhun, gecenindir gözlerin, Yalnızlıktır hep, sindeki geceliğin Pasaport vize istemez; münkir, nekir, Azrail işte, tutar kabre getirir. Ekim 2007 Elvan USUL |
FIRSAT VARKEN
Mutlu gitmek dilersen Yüce Divan katına,
Cânân’a can tasında aşk sunmaya bak dostum.
Eğer binmek istersen huzur,güven atına,
Dostun sevgi yatına tez binmeye bak dostum.
Her yolun eğri,doğru mutlak bir yönü vardır,
Öyle yollar vardır ki,geri dönüşü zordur.
Zararın neresinden dönülse yine kârdır,
Fazla ziyan etmeden sen dönmeye bak dostum.
Vicdanlar sağır ise; kulak duysa,kalp duymaz,
Fikirsizlik huy ise,huzur bünyeye uymaz.
Eğer ruhlar aç ise; karın doysa, göz doymaz,
Sen şükür lokmasıyla yetinmeye bak dostum.
Zevk rengine güvenme,bir serap oluverir,
Gençliğine övünme; elem,dert doluverir.
“Sağlam” sandığın dallar eline geliverir,
Kopmayan sağlam dala tutunmaya bak dostum.
Ömür dar,Dünyâ fâni,saltanat kuramazsın,
Tâlihin kör,sağırsa,sesin duyuramazsın.
Dünyâyı bağışlasan,yine doyuramazsın,
İhtiras-hırs atından tez inmeye bak dostum.
Nazım İNCE