ONLAR
onlar ayakları yalın
lime lime urbaları ve uçsuz bucaksız yolları “nedendir bunca zulüm nedendir bunca işkence he gülüm he gülüm nedendir gece ve gündüz yer ve gök arasında böylesine pervasız böylesine umarsız böylesine acımasızca dolaşan ölüm…” diyemeden aşanlardı. ve alnının çatısına iki kurşun değdiğinde siliniverecek sanılan bilmem hangi nâmus belâsının kanla çeliğe kesmiş en kör düşüncelerinin en aşılmaz dört duvarları arsında binlerce yıl kendi kısır döngüleriyle bilmem daha kaç bin yıl sürecek dünyanın en iğrenç mahpusluğuna gözlerini yumup koşanlardı… onlar ikiyüzlülüklerin karanlık dehlizlerinde en kahpe pusular gibi/ suskun tetiklerin fırtınasından en kahredici ölüm sarhoşluğuna tutunanlardı… onlar kör karanlıklar içinde göz kırpmadan yıldızlardan habersiz aydınlıklardan habersiz ve göz alabildiğine bu evrenin kayıtsız ve şartsız en yüce efendisinin kendi ayakları dibine serdiği o tadımsız nimetlerin ve doyumsuz güzelliklerin ve ebemkuşağı rengine bürünmüş dünya cennetlerinin ayırdında olmayanlardı… onlar hayali bir dünyanın hayali çiçeklerinden ballar devşirip hayali bahçelerin en ballı meyveleriyle doyanlardı… onlar gün yorgunu susuz toprak ve güneş bir topak kor ken başlarında ölümün çığlıklarına inat acının kavrayıp boğuşuna inat kilitli yüreklere inat ve hatta inada inat hâlâ varım diyen çöl vurgunu yel vurgunu en kötüsü yalnızlık vurgunu çiçeksiz kuru bir kaktüs gibi dünyanın en korkunç gerçeğini suskun çığlıklarıyla binlerce yıl haykıranlardı… onlar “yaşamak ölüm gibidir ölüm gibi yaşamak yaşamın kendisidir” ya ölümü yaşamak gülüm he gülüm karanlık sessiz ve ürkünç ya ölümü yaşamak gülüm? onlar on binlerce yılın pörsüyen memelerinden en aydınlık düşlere kan ter emek ve can e m z i r e n l e r d i… onlar hiddetleri azgın bir kılınç gibi şimşekler oynaşırken gözlerinde ve yıldırımlar kan kızılı toprağa düştüğünde suskunlaşırdı birden dilleri durgunlaşırdı yürekleri onlar bir tatlı dil bir güler yüze can verenlerdi… |
Biliyorum ki 19 yaşında o uzak Anadolu köyündeki okulun tezek yanan sobasında ısınırken çıplak ayaklı öğrencilerinin ayaklarına bakıp gözlerinden yaşlar dökülerek "ONLAR" şiirine yakın ne güzel şiirler yazmıştın. Desem ki öğretmenim "Onlar" bu "Onlar" mıydı. Sevgi dolu tebriklerimle.