Nisan artığı bir gün! Sobeledi mart k/arası sabahı Zemzem içmiş toprağın çatlamış dudağı Buhurlaşırken güneşin ciğerlerinde Tut ki! kar yağdı düştü yüreğe
Beli bükük yılgınlıklar yağıyordu yaprağın avuçlarına Çamur kokan sokaklarda cebelleşiyordu kaldırımlar Köşe başında titreyen “Mırnav” ayırıp gözlerini yerden Esneyip aç nefesinden sevgiye Kuyruk sallamak işveli kanı kuduran gençliğe
Olmadı! Gün kesiği takvim şafağı Yırtar bağrını her gecen ömrün
Filesinden dökülmüştü yıllar Geçtiği her adım arası yoksunluk Ve geçit vermiyordu sarp kayalıklar Bir yudum suda hapsolmuşluk!
Körebe yortusuyla akıtırken gençliği Tut ki, gözü “hiç” açılmadı yılların ağzı Ebem damı yaptı kumdan çatısı dünyanın Ve seyrek öptü mutluluk dudak arası Ondan mı?kabuk bağlar anıların.!
Heyhat! Çiftesi pek güçlü hızlı esen rüzgârın Yakıp kavurdu kalburda kalmayan yıllar Tımar mevsimi geçti şahlandı sonbahar El kiri akıtırken sabun köpüğü sularda Tut ki! Hiç içmedin ecel şerbeti
Tut ki, hiç doğmadın Tut ki, hiç sevmedin Tut ki, hiç yaşamadın
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Tut ki.... şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Tut ki.... şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Şimdi; Açıldı perde Makarayı başa sarıyor film Replik replik yeşeriyor mevsim Gün, ay, yıllar azık dolu torba takıp boynuna Sevgi tohumları serpip doğaya Tut ki! Anadan doğma üryan güneş Tan kızılı ölüm/kalım arası Yaşam faturası...
Duygulu anlatımıyla harika eseriniz çok güzeldi efendim değerli eşsiz kaleminizi kutlar saygılar sunarım..
Efendim !.. Malûmu ihsanınız ; nisanın yedisinde bir yağmur yağarmış ... Aynı yağmur suyu yılanın ağzında zehir olurken , dür ağzında ise inci mercan olurmuş der eskilerimiz ...
Demek ki şiirler de , sözler de öyle olsa gerek ... Bendenizin gönül damağına çalınan lezzet öyle farklı ve hoştu ki nezih şiirinizden ...
İkilik kabul etmediğinden ; kendinden başka her şeyi yakıp yok eden , uğradığı gönül şehirlerini yağma edip , taş üstünde taş koymayan aşkı , baharın ta kendisi diye anlayıp , anlatanlar da varmış onun müptelası olanlardan ...
Ölümü öldüren iksirmiş meğerse ... Diriltenmiş ... Ama asla ikilği sevmediğinden , üryan olur , üryan eder , üryan istermiş hep muhatabı olanları ... O sebeple aşka düşenlerde , riyakârlık , sahtelik , iki yüzlülük gibi sayılamayacak daha nice kötü sıfatlardan hiç biri kalmazmış ... Tam bir sarhoşluk ... İçerideki madenin aslını gün gibi açığa çıkaran kendinde olmayış haliymiş ...
Hatta kimileri bu dirilişte daha da ileri gider ve üstünde hangi elbise varsa onları soyunur atarmış ta ... Her şeyini o muhteşem yele verirmiş savursun diye ... Ne dini kalrmış , ne dili , ne ırkı ... Yunus'un '' aşk mezhebi dindir bize '' ve Mevlana Hüdavendigârın '' biz aşkın kâfiriyiz , müselman başka ... '' dediği gibi ...
Bütün bunları bir takvim yaprağında okumuştum da ... Paylaşayım istedim ... Yoksa bunlara vakıf bir kemalatın ve irfanın sahibi olduğumdan değil inanınız ... O sebeple çok bilmişlik anlamında değerlendirmeyeceğinize de yürekten inanıyorum ...
Cevherin kadri kıymetini sarraf bilirmiş derler ya ... Sarraf olmasam da , bendenizin uyuşuk ruhuna hamle yaptıran , gönlümü aklımın ve tedbirimin önüne geçirecek kadar cuşa getiren sözlerinizin asla bir çakıl taşı olması mümkün değil ...
O sebeple nazenin kaleminizi en kalbi saygılarımla selamlıyor , nadide şiirinizi tebrikler ediyorum efendim !.. Öyle hoştu ki ...
balıbey tarafından 3/29/2012 5:36:55 PM zamanında düzenlenmiştir.
Heyhat! Çiftesi pek güçlü hızlı esen rüzgârın Yakıp kavurdu kalburda kalmayan yıllar Tımar mevsimi geçti şahlandı sonbahar El kiri akıtırken sabun köpüğü sularda Tut ki! Hiç içmedin ecel şerbeti
Kalemin Yüreğin daim olsun şairem Güzel ve içten dile gelmiş dizeleriniz kutlarım