küheylan...
hey, yelesi ipek tenine zülüf olan küheylan,
gülüşlerimin ötesinde canan var, bilesin.. boz bir ayrılık elinde esirdir nice zamandır, dört nala bir sefer olduğunda, hiç geri durmadan,beni alıp uçup gideceksin.. iç çekişinde genişleyen göğsümün, darlığını bilmedin sen, hem nerden bileceksin.. yüzümün güleç olduğuna bakıp, şahlanırcasına, sen öyle kişneyeceksin.. hey, vecdinden rükuya eğilmiş ağaçlar,taşlar anlarsınız halimden, zaten siz anlarsınız.. yutkunuşlarımın az berisinde yar duruyor, sükutumu dünya alem,sağır sultan duyuyor.. aha işte bakın tam da orada,bakın bakın, akını bırakın,çatın silahları da selama kalkın.. ha bir nefes yakınımda ha yıldız olmuş semada onu hep iyi hatırlayın emi dostluğun hatrına.. hey gaznedeki gül,gazzedeki kül, izbedeki kul, kollarımın ferine yakın yerde o yaklaşmada.. anlamsız depdebeler mahfilimde hep dip dibeler hararetli bir soluk ki verdiğim ah nolur son olsa, hayalperest olarak göçüp gideceğim, yeniden gelişim gerçekleşmiş bir rüya olsa, en yeşilinden ve en hayırlısından.. dervişin zikri neyse fikri de odur derler, fikrimiz,zikrimize ve o da şükrümüze yol alsın varsın kendi gelmesin yarin de hayaller utansın... |