Erken başlayan gün
Erken
uyandım. Açtım. Çok aç. Neredeyse iki gündür bir şey yemiyordum. Yiyecek bulmak için sokağa çıktım. Boştu sokak midem kadar boş... Hızlı adımlarla markete yürüdüm. Henüz açılmamıştı. Ben de arka tarafa dolaştım. Dünden kalan yiyecekleri döktükleri mavi bidonların olduğu yere. Benden başkaları da vardı. Her zaman olduğu ve olacağı gibi. Fakat beni görünce hemen tüydüler. Belalı bir tip olduğumu biliyorlardı. Bidonlar boştu. Midem de öyle. Derken sokakta bir sarışın belirdi. Hemen tanıdım. Daha önce üzerine çıkmışlığım vardı. Fakat beni görünce hemen topukladı sarışın. Koşup yakalamak istedim ama dedim ya çok açtım. Enerjimi yiyecek bulmaya saklamalıydım. Sonra parka gitmeye karar verdim. Ezilmemek için koşarak geçtim yolun karşısına. Bu açlığımı daha da arttırdı. Yiyecek bir şey bulma ihtimaline ters oranla güneş yükseliyordu. Güneş güçlendikçe ben zayıflıyordum. Şansıma park sakindi. Çeşmeden biraz su içtim. Yokluğu var eden ilk maddeyi... Varlığıyla midem nefes aldı. Sonra ağaçların arasında. bir esmer belirdi. Parkın ortasında kırıtarak yürüyordu. Dedim ya park boştu peşine takıldım hemen. Umursamadı beni... İyice yaklaştım yanına ve ensesinden tutup çimlere yatırdım. Esmerin işini orada görürken midem gurulduyordu. Neyse kısa tuttum bu kez. Bıraktım esmeri ve koşarak uzaklaşmasını izledim. Yiyecek bir şeyler bulmalıydım. En çaresiz kaldığım anlarda yaptığım gibi bahçeye gidip bir piliç kapmaya karar verdim. İhtiyar hergele her zaman nöbet tutardı. Genellikle yakalıyamazdı beni. Çünkü sessiz ve hızlıydım... Kısa süre sonra bahçedeydim. Öylece geziniyordu beyaz piliçler biraz sonra öleceklerinden habersiz aptal ve sakin. İhtiyar yoktu bu kez. Büyük ihtimalle karısını becermeye çalışıyordu. Tam piliçlerden birini kapmak üzereyken tanıdık bir koku aldım. Taze etin kokusunu hemen tanıdım. Kısa sürede buldum yerini. Gazeteye sarılı büyük parça biftek. İştahla mideye indirmeye başladım. Doymak doğmaktı. Doğduktan sonra hayatta kalmak için tekrar doymak gerekiyordu... Neredeyse bitirmek üzereydim fakat bir terslik vardı. Kor gibi kırmızı bir sıcaklık önce mideme sonra bacaklarıma ve boynuma yayıldı. Dünya ters döndü. Ağaçlar, evet ağaçlar gökyüzüne kök saldı. Nefes almayı bıraktı ciğerlerim. Başımı yavaşça toprağa koydum, gözümde yaş vardı ağladığımı sanmıyorum ya da ağlamadığımı... Ve bahçe sahibi ihtiyarın bana yaklaşmasını izledim. Öylece durdu yanımda. İlk defa bu kadar yakından görüyordum onu. Ve orospu çocuğu yakından daha çirkindi duyduğum son şey çirkin sesi oldu: “Lanet köpek! Sonunda hakladım seni!” derken sesi gururluydu… Bunun üzerine dilimi çıkardım ona ve öldüm... |