GİDENDEN KALANLARIN ŞİİRİ
Gönlümün semasından göç eden
Yüzyıllarca uzağa giden allı morlu turnalar Gökkuşağındaki tüm renkleri de götürdüler Sadece bana elem içinde al kaldı Çeşit çeşit gülümsemeler, Mutlu portreler çizdiğim fırçalarım yok artık Hepsi seninle bilinmezliğe gittiler Bana, hüznü karakalem çizdiğim tuval kaldı Tüm notalar kayboldu bıraktığın sessizlikte Tüm ezgiler sazlar mızraplar… Dinlediğim son suzinak şarkıdan Sustukça inim inim inleyen eski bir kaval kaldı Yıldızları seyrettim günlerce Çıkmayan rüyalarımı bıkmadan usanmadan tabir ettirdim Gözlerimde Hamel burcu Gazete köşelerinde çıkmamış yüzlerce fal kaldı Hiçbir iz kalmadı senden firari bir bakış bile Yüreğimdeki yaylaklarda baktığım Gözüm gibi baktığım doru taylardan birine binip gittin Hediye diye yüreğime düşürdüğün kırık bir nal kaldı Ben değil cümle alem şaşırdı Neydi sebep bu dört nala gidiş nereyeydi Tıkandı kaldı hançeremde ard arda soru işaretleri Tutuldu şakıyan bülbül ölenedek lal kaldı Sen gittin sam yeli uğradı kapıma Yaktı kavurdu laleleri cezayir menekşelerini Yedi düvele mesel oldu halim Yemyeşil gülistandan kuru bir dal kaldı Yerleşik hayata geçecekken gönlümde yaşayan oba Söndürüp ateşini, tek tek söküp çadırlarını Yükünü yüklerken kızgın buğralara Yüreğim ızdırap ezgilerine mahal kaldı Sövgüler yakışmaz bana Beddua bile etmeyeceğim ardın sıra Ama adın gibi, sözlüklerden sildiğin adım gibi bilmelisin Bunca eza dan sonra sanma sana ikbal kaldı Senden bana bir şey kalmadı desem de Kurudu tüm denizler çölleşen bir kumsal kaldı Bu marazi sevdadan sıyrılıp Maveraya açılmak için kırık bir sal kaldı Sensizlik rıhtımından, sonsuzluk yoluna Benden yadigar, çölde başıboş bir balbal kaldı Muhammed Mehmet GÜL |
selam ve dua ile..