BİR SİLİNDİR GEÇTİ ÜZERİMİZDEN 18
balcı’nın oğlu Seyit
artık bir aylık öğretmendi o gün heyecan ve gururla bankaya gidip öğretmenlik maaşını aldı bu maaş böyle küçük bir ilçede kendisi için çok fazlaydı keşke birazını alıp geri kalanını hesabıma yatırsaydım, dedi ama artık parayı aldığı hem de utandığı için geri dönüp söyleyemedi yürüyüp evine gitti on dakika geçmişti ki bahçeden gelen sesleri duyup dinledi kapıyı açtı gördüğüne inanamıyordu balcı babası ve suskun annesi karşısında duruyordu sarılıp kucaklaştılar suskun annesiyle ağlaştılar sorulacak söylenecek dertleşecek ne çok şey vardı uzun uzun konuştular nasıl çıktınız yola nasıl cesaret ettiniz buraya kadar nasıl dayandınız yollarda mutlaka aranmışsınızdır askerlere ne dediniz, dedi seyit suskun annesi yine konuşmuyordu Seyit’in ellerini avuçlarının içine almış gözlerine bakıyordu balcı babası anlattı dayanamadık artık, dedi aklımız sende kaldı bilmediğimiz bir yerde yalnız başınasın başına bir şey gelir diye çok koktuk ihtilalin ilk gününde çıktım yola ama askerler bırakmadı durumlar çok kötü oğul bildiğin gibi değil bizim oralardan bile onlarca kişiyi tutukladılar gani’nin yani küçük kardeşinin öğretmeni de tutuklanınca annen artık dayanamaz oldu ve durmadan ağladı yol boyunca korktuk çünkü öğretmen falan dinlemiyorlar anarşiye bulaşmış herkesi ne olursa olsun kim olursa olsun alıp götürüyorlar çok yalvardım annene bak, işte telefonla görüşüyoruz, dedim ama dinletemedim ikimiz de perişan olduk yollarda aslında çok yorgunuz tam yirmi dört saattir yollardayız oysa en fazla sekiz saat sürerdi burası belki elli kere durdurdular her defasında Diyarbakır’a niçin gittiğimizi sordular sayende işte öğretmen oğlumuz var deyince biraz daha iyi davrandılar şimdi her şey askerlerden soruluyor eskisi gibi değiller bir şey sormaya kalksan hemen üzerine gelirler karşındaki asker er de olsa komutanım diyeceksin demedin mi dayağı da küfrü de göze alacaksın şu kulaklarımla duydum şu gözlerimle kendim gördüm bir kontrol noktasında bir polis memuru kendisini arayan askere ben polisim diyerek çıkıştı beni de mi arayacaksın diye söylendi ve bir sürü insanın gözü önünde oradaki askerlerden dayak yedi ablan gülten aradı iki gün önce sana çok selam söyledi kendisine dikkat etsin ortalık çok karışık dedi gecekondulardan çok kişiyi almışlar komitedekilerin çoğunu tutuklamışlar Şükrü varmış birde sen tanırmışsın bir çatışmada vurmuşlar ama ölmemiş yaralıymış şu anda hastanede yatmaktaymış 1 Mayıs Mahallesinin adı değiştirilip Mustafa Kemal Mahallesi olmuş ya işte böyle benim öğretmen oğlum buralarda durumlar nasıldır bilemem ama bizim oralardaki köylülere bile askerler çok eziyet çektiriyor baskın verip arama yapıyorlar ve her evden olsun veya olmasın silahlarını çıkarıp kendilerine teslim edilmesini istiyorlar teslim etmeyenleri karakollara çekip sabaha kadar dayak atıp hakaretler ediyorlar evinde tüfeği tabancası olmayanlar gidip bir yerlerden satın alıp askerlere teslim ediyorlar evet, işte böyle dedi balcı anlatılacak daha çok şey var ama, bir kahkaha atarak yavaş yavaş anlatayım sabaha henüz çok var hanım, dedi karısına bırak öğretmen beyin ellerini de bir çay koysun ocağın üzerine iyi gelir yorgunluğumuza hem bırak artık ağlamayı kavuştuk bak öğretmen oğlumuza annesi çay yapmaya kalktı Seyit engel olup bırakmadı oturun siz ikiniz de, dedi rahatınıza bakın bu arada tuvalet ihtiyacınız varsa tuvaletimiz bahçede birlikte çıkın. balcı, oğlum dedi Seyit’e dönerek unuttum bak söylemeyi biraz önce minibüsten inince bir asker dedi ki bize madem misafirsiniz burada kimin evine gidiyorsanız gelip haber versin bize tamam dedi Seyit şimdi sizin karnınız da açtır ben hem çıkıp ekmek alayım hem de karakola haber verip geleyim duvarda asılı radyoyu açtı bir şeyler almak ve karakola haber vermek için çıktı çok geçmeden elinde ekmekle geri geldi hemen yemek hazırlamaya koyuldu yumurta ve yoğurttan oluşan bir karışım yaptı yoğurda ayrıca sarımsak kattı annesi yemekten şöyle bir tattı şaşkınlıktan nerdeyse küçük dilini yutacaktı ne kadar güzel bir yemek bu nerden öğrendin, dedi çılbır diyorlar bunun adına öğrenciyken çok yapardık Ankara’da dedi Seyit görüyor musun hanım, dedi balcı bir kahkaha atarak oğlumuz öğretmen olmuş da öğrencilik anılarını anlatıyor artık sonra Seyit’e dönüp biraz da sen anlat bakalım neler yaptın neler yapıyorsun okulun nasıl arkadaşlarından öğrencilerinden memnun musun? halkıyla anlaşabildin mi? bir çevre edindin mi? haydi anlat, dedi yeniden Seyit’in keyfi kaçmıştı balcı babasının verdiği haberler canını sıkmıştı anlattı isteksizce buralarda hayat bir şekilde geçiyor işte halkıyla pek fazla tanışamadım zaten geldikten dört gün sonra darbe oldu kimseyle doğru dürüst konuşamadım öğretmen arkadaşlarımın hepsi de çok iyi insanlar buralarda da çok sıkı geçiyor günler aramalar taramalar yakalamalar tutuklamalar oluyor buralarda da kimlik soruluyor silah aranıyor kitaplar toplanıyor sakıncalı görülen insanlar karakollarda sabaha kadar dövülüp işkence ediliyor birden konuşmasına ara verdi kısık bir sesle dalıp gitmişim baba, dedi biz böyle rahat konuşuyoruz ama, dedi sokaklar asker dolu asker olmasa bile şimdi bir de muhbirler türedi sizi gizlice dinleyip askere söylüyorlar öz kardeşini bile ele verenler oluyor bir de lambamız bu saate kadar açık ya belli olmaz huylanabilirler neyse, ben size güzel şeyler anlatayım öyle şirin öğrencilerim var ki yarın sizlerle tanıştırayım DEVAM EDECEK... |