Palyaço...!
Burnun kulağı geçti palyaço bakışlı mah/senim !
Öyle ya Her gece sana rövanş biçtiğin kefenin Diş arasına sakladığın umut kırıntısı Belki de Soğuktu ayazın kır sakalında serpiştirdiğin gelecek -dudağında ince bir iz düşüm- Sahte bir tebessüm gibi sırıtan kırılgan duvarlar -ıı- Ne zamandır eski şarkıları sakladığım Kırk/beşlik plaklar çalmıyordu megafonumun Sakıncalı piyadelerdi belki anıların iki şakağında Karanlık odamın duvarları da solmuş, Toz kaplamış duyguların üstüne örtülen kırmızı duvağın Örümcekler ağ otağında kurulmuş ser’e serpe Kurtlar içini kemirdikçe kemirmiş Horoz sesi duymamış eşsiz nağmelerin dudağından O ince, O naif, Yürekten kopup gelen Boş çerçevede asılı kalmış siyah-beyaza bandırılmış mısralarım -ııı- Elimde Tüyü bitmemiş yetim gibi duruyor yıllar Gözleri masum/ gözleri ağlamaklı Bir o kadar da çare/siz Yarım kalmış, maskeli tutkular Ki! Onlar… Dram’sı yazılan Üç makaralık sahte oyun(du)lar! -ıv- Ne kadar toplamaya çalışsam da Uzun metrajlı film gibi dağınık duruyor Duvarlarda bulaşığı kalmış çentik aforizmalar Gülüyordu tiz sesli maskeli baylar ve bayanlar Yabancılaşmış yüzlerdeki kırık faylarda gizli Benden içre damıtılmış mahzenimdeki toz ve kalıntılar -v- Çektim gün/eşin sisli perdesini "mişli" geçmişin ela gözlerine Dudağında çiğ-dem ısırığı dişlerin sürüngen beyni Hanidir sulamadığım demir pervazımda solmuş mor- kar-an-fil Yabancılaşmış bir benliğin son repliğinin keskin kokusu tütsüsünde Kırdım bir bir/ Burnu uzun kırk-beşlik tüm palyaço’lar Ümmü AŞCI (üma) |