yazı turasebep gerekmez bir çiçeği sevmek için ya da kadını ince beli çağırıyorsa seni yutasın geliyorsa dolgun dudağını neden niye diye harcama beynin hücresini bozuk para gibi aşkın rahipleri ayine başladı çan sesi inletiyor dünya coğrafyasını eziyet etme aç benliğine yoksa gece vakti uyku girmez yalnız bağrına bilmez bilinmez ancak yoksuluk kapına uğradımı görürsün veya yatağın sol boşluğu vurdumu suratına anlarsın keşke aşı dar boğazdan geçerken can yanıyorsa iliğin cam kesiği gibi kanıyorsa çakarsın davayı yaşamın ne kadar aciz ne kadar basit kaçtığını ömrün sıradan bir ağaç bile dalına aşk yaşarken sen bağımsız dolanıyorsun ebedi kainatta yazık arama esmeri yahut sonbahardan çalıntı sarışını özenli olması şart değil ki için tazeliği mühim çevrende onca çürük yumurta varken örneğin basma kalıp laflara gerek yok bir bakış bile açar tüm kilitleri korkma yeri gelir veda bile ahu şerbete dönüşmüş o an gözyaşın eritse de üryanlığı sarhoş misali yar şarap’ı kadehinden taşmış heyhat akşam sofradan erken kalkıyor artık o bile küs tek taraflı sıfatına için el veriyorsa yudumla çorbanı onun bile tuzu kesik utanma bağlanmaktan aksine sarıl inadı kır çelikten topuzla unutma ecel musallaya randevu verdimi ne yazın kalır avcunda ne de turaya dönüşür cebinde ki son para... lamour |
Ah güzel Lamour' um, sen yoksun ama şiirin ne kadar canlı ve sımsıcak.
.........