demir penceretoplumu topal ayağıma zincirledim sürttükçe yırtıldı suretleri kalıcı bir çizgi ile ağlamak çare gibi gözükse de eski çağın felsefesinde şimdi çürüdü kokusu burun yakıyor ey ahali duyun ya da duymayın umrumda değil farkımı farklı yaptım bu sefer eşi yok nesli tükendi siz fiskos canavarları kişiliğin nabzı can çekişirken nerdeydiniz/? demir pencereler arkasından kulağıma iliştiniz kadın erkek namusu önsöz olarak attınız önüme oysa namus iki bacak arası değil ruhun ikliminde gizlidir bilmediniz evet sevdim erkeğin efendisi gibi gördüm onu iliğime kadar çektim sıcak soğuk arası suyunu asla ailesel bir düşün içine sokulmadı yürek olmazdı olamazdı yanılgı saklanbaçı seçmez her zaman dört duvar kireç gibi sanki akıyor göğsüme heykel vari taş kesiyor beden sokağın kedisi bile cam kenarıma yaklaşmıyor sende mi küstün mırnav hadi onlar kör onlar cahil aşkın el yazısına hani bir kase sütün kırk yıl hatrı vardı aramızda yarışın sonucu belli sakın üstünüze alınmayın galibiyeti siz doğarken değil yaşam için de bittiniz yavaş yavaş çöktünüz bazı insanlar meyva sepetinde bozuk elma olmayı seçer şimdi tüm koşullar bana ait niyet çekip gitmek değil kök salmak kasabanıza konuşun susmayın dilin kemiği yok ki eğer tek damla yaş akarsa bakıştan işte o zaman vurun şakağın ortasından... lamour |