Amele & Yevmiye:
Daha gün doğmamış, günün erken saati.
Bizde derler ya, hani kuşluğun vakti. Yoldan in cin geçmeden, Karga bile toprağı eşmeden… Parkası sırtında cepte yok metelik. Üstelikte parkanın, ellerini soktuğu cepleri delik… Çarşının son bittiği caddesi, İnsan pazarı dedikleri mahal burası. Hasan elleri cebinde, kasketi inik, Hafif tıraşsız yüzü, Soğuktan tirtir titrek bedeni. Cigarası ağzında zor beklemesi… Ağzından çıkan nefesi, cigaranın dumanında buğulanır. Sessiz hali aklında yine Hacce’si dolanır. Bir yevmiye çıksa, ne iyi olacak. Eve bir ekmek biraz katık, Yakacakta alınca tüterdi ocak. Ya yevmiye çıkmazsa halleri ne olacak… Yanaşır çift kabinli bir araba, Hasan gibi kaç yiğit var sırada, ‘’Beyler üç günlük iş var. Üç kişi lazım. Yevmiye elli lira. Yemek var, veririm sigarada…’’ Atladı hasan, arabaya ne çıkarsa bahtına… Hadi dedi yine iyisin Hasan, Üç günü kurtardın. ‘’Eee’’ diyordu, ‘’buda Hacce’nin şansına…’’ Ha bir gayret gardı inşaatın harcını, Soğukla esen acı rüzgâr dağıttı yine aklını… Elindeki küreği harca sapladı. Sapını da sıkıca kucakladı. Küreğin sapını tuttuğu eline çenesini dayadı… Ev soğuktu, sıcak suda yoktu. Kaç gündür sevişmemişti Hacce’yle anımsadı. Heyecana tutulan bağrını yokladı. ‘’Usta harççç.’’ Diyen sese uyandı. İçinden kıs, kıs güldü ve utandı… Tam elli liraydı, üç gün alacaktı. Hepsini harcamak olmazdı. Bir miktarını bakkala borç verip, Pazara uğrayacaktı. Bir iki torbada kömür alıp evi ısıtacaktı. Akşam eve yorgun gitmişti ya, Hani Hacce’yle sevişecekti güya. Çorbayı içince sobanın karşısında daldı derin uykuya… Hasan üç günün sonunda yine insan pazarında… DUDU BAYRAM/ANKARA |