BAĞLAMANIN TİZ TELİNDEN
Cebimde bir kaç dut kurusu
Damağımda memleketten bir tad. Fındık yaprağı gibi pörsümüş zihnim. Dudaklarımda cılız bir ıslık var. Ta uzaklara çağırıyorum türkülerimi Çilimli tepesinden Sessiz,Sessiz. “Ne ağlarsın benim zülfü siyahım” “Buda gelir buda geçer ağlama” Birileri dokunsa da bağlamanın tiz telinden. Şu Otobandan direk geçen Kemah otobüsleri duysa. Selamım takılsa bir zerre tozuna gelse de mekanına; Iğdik suyuna karışsa hasretlerim. Beş vakit tazelediğin abdestinde, Ellerine bulaşsın özlediklerim. Ben bir damla yağmur tanesine gizlemişim sevdalarımı, Türkülerimi onun için bulutlara söylerim. Birileri dokunsa da bağlamanın tiz telinden. Hayretten şöyle dağ taş titrese dört şiddetinde. Kuşlar havada öyle kalsa hareketsiz: Güller boynunu bükse ,bülbüller sussa. Bir duha namazı abdestinde şu berrak sulara karışsa hasretlik. Dualarla gelse sana doğru saf temiz yiğit yüreğinde buluşsa. Ama burda sular Melen’e akıyor kırk kir taşıyor zerreler. Acemoğlun daki gibi şehit kanı ile ıslanmamış ki yerler. Her şey eğri ye ,Her şey gayri ye meyil, O şanlı Fırat ‘a karışan damlalar gibi saf temiz ve mukaddes değil. Dokunsa da de birileri bağlamanın tiz telinden. Adamlık satsa dere boyu yankıları, Yürekler soğusa: Yaşlar dinse gözlerden, tüh çekmesem ,hayıflanmasam. Kalksa başım göğe doğru. Bu işte hasretin sesi bu desem, Çın ,Çın inlese Düzce ovası.... Otobandan direk geçen Kemah otobüsleri duysa. Selamım takılsa bir zerre tozuna gelse, Munzur suyuna karışsa hasretlerim. Ben bulutlara söylerim hasret türkülerimi, Uzaklarda unuttuğum bağlamanın tiz telinden. Faruk KÜÇÜKTAŞ |
Saygılarımla.........