ELMA ÇİÇEĞİ
elma çiçekleri ne zaman açsa,
o merdivenin üst eşiğine oturup zülüfünü kakül yaparak nenesinin öğrettiği bu azeri türküyü beni gördüğü zaman söylerdi “göğ yüzünde ay dolanır yerde güler, gül çiçek bilen var mı yarim ne zaman kapımızdan gelip geçecek küsüp gitti yarim benim yollar battı dumana keşke sevdiğimi söyleseydim aşkımı deseydim ben ona” o inceden, inceden söyledikçe zerzenbi merdiveninin en alt basamağında benim yanaklarım kızarırdı. utanğaç gözlerimiz yere bakarken etraf elma çiçeği gibi kokardı.. ......... bibimgilin örtmenin bacasından ne kadar cesaretli olduğumu ona göstermek için taaa zibillik peyine atlardım. her atlayışımda o da korkar ellerini yüzüne kapatırdı. bir keresinde düşüp başımı daşa çarpmıştım. kanayan taş yarasına ebegümeci yaprağı basmıştı. saçlarımda ki kanı yazmasıyla silerken ağlamış, göz yaşı yarama damlamıştı.. o günden sonra o yara yerinde hiç saç bitmedi, iz öylece kaldı hiç geçmedi. ......... bende ona her bahar, yerini bir tek benim bildiğim Pasin Teyfik’in sekisinde erkenci çiçek açan elmanın mor çiçeğini götürürdüm.. O da örgülü saçlarının ucuna takar, mahallede bütün kızlara hava atardı.. “gııız! ...... nerden buldun o elma çiçeğini” diyenlere omuz silkip, örgülü saçlarını yüzüne kapar, arasından bana bakardı.. Faruk KÜÇÜKTAŞ 2023 |