Rüzgârsız DalgaDalgaların altında kalmış o rüzgâr ki en çok o severdi dalga geçmeyi hayatla. İskambilden fal açar gibi dağıtırdı o tüm kartlardaki yüzünü . Kimini ters düz ederdi tâbiri, kimi ise onun düzünü ters ediverirdi . Çünkü alışık değillerdi rüzgâra yürek açmaya. Tüm kapılarda eller kapanmışken açık oynamaya. - E ne diye zorlarsınki usta, dalga geçmek kolay hayatla. Kolaysa geç hayatı bir çırpıda da ondan sonra iskambillerini diz rüzgâra . .... Kısa lafın uzunu dalgaların altında hâlâ o rüzgâr. Ki en çok o taşırdı hayatı omuzunda. Hamallık baba mesleği diye yüklenirdi kime ağır geldiyse dert tasa. Kiminin yükü hafiflerdi onunla tanışınca. Kimi ise soyulmuş omzuna yeni yük bindirirdi daha ilk selamda . Çünkü alışık değillerdi hesapsız yardıma. Eş dost arkadan kuyu kazarken, el uzatan bir yabancıya. - E ne diye yüklenirsin ki sen de usta. Babadan kalma tek mirasını git kendine harca! Kolaysa taşı küfende ne kadar birikmiş varsa. Elin yarasına el atıp, çökme bir gün yol ortasında. .... O nasıl bir dalgaymış ki bırakmamış yakasını rüzgârın. Yine de pes etmemiş bizimki . Hey gidi anam yaşasaydı da görseydi ondaki azmi. Yufkasına dolanan oklava misâli nasıl da fırtınalarla dans ettiğini. Kiminin gözü korkmuş pirenin devlerle harbinden. Kimi dalga geçmiş, "Ne olur ki pirenin edeceğinden?" Çünkü görmeye alışkın değillermiş geçmeden dalgayı altına alabileni. - E sen de bizim gibi ayağını yorganına göre uzatsana usta. Yoksa bir pire için yorganı yakacak deli fazlasıyla taşıyor dünyada. Ve sonunda dalga durulmuş... Hem rüzgâr olmadan dalga mı olurmuş? ...ARTIK RÜZGÂRSIN DALGA!... Kendi yaptığını bozmak zor elbette , ama asıl onunla savaşmak zor gelirmiş kul dediğinin bileğine. KULLUK ile KÜL olmak arası iki nokta fark biçtirene, isyana düşmekten kaçmak var bir de işin içinde... Zor ki ne zor. Öyle zorlar var ki o zordan da zor! - E sen de esmeseydin de dalgalanmasaydı denizler be usta, diyenlere; -Yaşamasaydın ölmezdin , ölmeseydin yaşardın , yaşasan nefes alırdın, nefes alsan dalgalanırdın, dalgalanınca rüzgârı altına mı alırdın bağrına mı basardın? derdim ... Eserdim , söverdim, söylenirdim, içlenirdim. Geçip gidemezdim... Dalgalandıkça dertlenirdim... O Rüzgâr ki bir yerlere sinmeden demi, hiç esip geçer mi? Gülşen Mavi |