Ve ölüm, ellerime kaydı içimden.
Ey SEVGİLİ !
Ben senin gözlerini tavaf ederken, kahrolası tükenişlerim suya iniyor. Tecride meyilli uykusuzluğumun ensesini sıvazlıyor, mülayim heveslerin rüzgârı. Yokluğundan ezberliyorum gülüşünü önce. Gelişlerinin cehennemlerine denk geliyor yalnızlığım. Tedavülden kalkmadan aşk al yokluğunu benden. Terlemiş bir uğultu saplanıyor, kulağımın örsüne... Çaresiz sesler doluyor, zamanın kendini kovaladığı düşlerime. Suskunluğumun devrikebir makamında büyütüyorum, ömre bedel sunulan harf kesiği ağlayışlarımı... Meleği yanmış sağ omzum sayrık bir ölüme gönüllü şimdi. Gücüm yetmiyor, hüznün göğsümü deşen karaltısının izine bile. Ruhumu gerecek çarmıh aradım yıllarca... “Ölmezsem öldüreceğim” korkum edilen bir tehditti bedenimde. Fail olamadı ellerim... Biliyordum, affedilmeyendim. Ve başka bakışlar dedi “gitme”. Gitmiştin ve ben kalandım... Senli yanlarımı… Bavuluma almamıştım, içime almamıştım. Kovmuştum her şeysizliğimden. Ama ya dışım... Ve yalnızlık geceden başlamıyordu artık. Oysa hüznün, yar kenti öksüzlüğünden kalmaydı. Ama örtüktü her yanı. Tutuktu sesim ve bir öykü başlıyordu ömrümüzde. Ağlıyordum ama serinletiyordu yaşlar ve iyi geliyordu bana... Dilinden düşmesi için bazı kelimelerin, yalvarandım. Ve ölüm, ellerime kaydı içimden. Ölmeyi istedim, yarınsızlığımla. Ölemedim... Ölmedim, kanıtlamam gereken sevgimin ihbarcı suçlayışında. Ölmedim sevdiğimin son arzusunda. Ölemeyendim sende... Şimdi Bas zülfünün telini içime, daha senli kanasın diye. Severek kutsa beni... Rengini as yüzüme .! Sen imanımın aşk yanıydın ve şimdi ALLAH’a imanımdır gözlerin ey YAR.! |
...şimdi abartılmıs bır hıkayesın.. dudaklarımda..
bır sabahcı kahvesınde tozlanmıs bır anı..
hayat degılsın artık…öylesıne saçma bır seysın..
kahrolası söylesene nesınn..
ne nefretım olmayı becerıyon. Nede yanık kokan sevda olmayı...
UGRUNA ÖLUNMEYEN KALDIMI CAN KARDESIM SEN SÖYLE BIZ SADECE HAK ETTIKLERINI SANDIK AMA KENDIMIZ ALDANDIK...