Hoşçakal ey şehir
Kara bir heykel gibi donuk gözlerin
Güneş esir kalmış bakışında Paslı bir hançer misali Üzerime çekilmiş kirpiklerin Savrulmuş güllerim esen rüzgârda Şarkı söyler küllerim ayrılığa Hoşça kal ey şehir! Sevdiğimin kokusu dolaşırken sokaklarında Ben kalamam yüreğimle tek başıma Elveda yüreği hasret kokan diyar Hoşçakal ey şehir Boş ver su dökme arkamdan Ben sessizce giderim Bir tren gibi ağır ağır… Umarsızca ağlasın, Boynu bükük nehirlerin isterse Nafile duramam ben sende Yârimi elimden koparan el rüzgârı Estikçe caddelerinde Anılarım daha canlı dururken parklarında Kuytu gölgelerinde nefesim daralır. Ben yaşayamam sende Beyaz bulutların senin olsun Ben hasretimi omuzlayıp gidiyorum Üstü sende kalsın imkânsız aşklarımın Unuturum nasılsa Adı bende hatıra olan Saçları denizde ıslanmış Gül dudaklı, Elleri karanfil kokan yâri Yağmur bir daha yağmayacak eskisi gibi Islanmayacağım yârimle bir daha kaldırımlarında Onun kokusunu taşıdıkça bulvarların, Ben alışamam Hoşçakal ey şehir ufuklarında kaybolacağım birazdan Bir gemi gibi Arkamdan el sallama boşuna Elveda gülleri pürmelal kokan yağmuru ağlayan şehir Hoşçakal… 08 10 2007 Hüseyin Özbay |
Ben sessizce giderim
Bir tren gibi ağır ağır…
dost yüzü
gönlüne sağlık .
( Ama hani söz vermiştin umuda sevince yazacaktın )