YAĞMUR KUŞU/Ölü rıhtımların cehresinde sabahlıyor güneş Belki gül/ü verir mavi sularında yanan ateş/ Gezgin ayakları yoruluyordu düşlerin Sabah-akşam sahilinde dolaşırken sevdanın Yolcu geçmez ki sıcak kumsalında Elinde asası, sırtında libası Bilge sakalından düş/m ü ş ay yüzüne Bir ileri- bir geri öperken kayalıkları İhtimal ceninleri assan da ufkunda ki yıldızlara Rotası yüreğindir unutma Ki Ne düşlerin Ne de hislerin seni götürür İnsanlık erdemine ulaşmış Kocaman yüreğini dinle Dinlen/ az soluklan Derin bir nefes çek enginlerden Sokul sessizce Issız bir koyda Demir alma limanı gelmeden Sallanmadan son veda… Ve Yağmur kuşlarıdır titreyen sabahlarımda Ayakları ıslak Kanatları titrek Üşümüş dudaklarını Saklar pamuk tenine Ki Yağmurları sever Aldırmadan üşümüşlüğüne Bilir ki; Yer ve gök Sevdalıdır birbirine Ne topraktan koparır ellerini Ne yağmurdan korkar Göç etse de uzak diyarlara Hep yüreğinde saklıdır özlemleri Yağmur kuşları Ve ben/ diğerleri gibi Kanatlarımda ısınır ö z l e m i n Her yağmur yağanda O bıraktığın Islak rıhtımda beklerim. Biliyorum, yine yağmur yağıyor Ve Sen yine yoksun Islandıkça yokluğunda içimde yanan ateş Dirhem-dirhem sönüyor Ve galiba… / güneş, sevgiyle göç eder yeni bir güne sancısında bekleyen şafakta/ ÜMMÜ AŞCI (üma) |
Deryada enginliği seyreder
Adı bir gün yağmur kuşudur
Başka bir gün kervan çulluğu
Adı da kendi gibi gizemlidir
Islanır sırılsıklam yıl boyu
Yağdıkça vefasızlık yağmuru
Görünmez ortalıkta çok zaman
Bazen vardır, bazen yoktur
Çünkü şubatlar çok soğuktur.