Si-hi-ya
Hiçbiriniz bilmeyecek Sihiya’yı
Öğrenemeyecekler de Kiminiz bir şehir ismi Ya da memleket sanacak kiminiz Ve atlasları açıp okyanuslarca arayacak Hint’i, Çin’i, Maçin’i, Tarihleri paralayacaksınız Bulamayacaksınız. Sonra kız ismi sanacak insanlar Sevdiklerinin, bildiklerinin adlarını araştıracaklar Belki de komşu kızları birbirlerine Şüpheyle bakacaklar Dost düşman insanlar ömürlerince Sihiya’yı arayacaklar Ben de Sihiya’yı arıyorum oysa Biliyorum O bilinmezliğince güzel Manalı, bulunmazlığından yana Belki her yerden, herkesten uzak Belki, tanırız sesini duysak Si-hi-ya: Kirlenmemiş isim Si-hi-ya: Duyulmamış ülke Si-hi-ya: Bilinmeyen, ulaşılmayan Bir yer. Bir isim... Si-hi-ya: Baharla gelen her mevsim Onu İspanya gecelerinin sarhoşluğunda Hint şarkılarının korkunçluğunda Belki Çin Seddi’nin gerisinde duyuyorum Öylesine derin bilinmezliği Ki uzak olduğu kadar yakında; biliyorum. Si-hi-ya: Büyük tarihler kadar eski Yaşanmamış aşklar kadar sonsuz Si-hi-ya: Ak saçlı bebek Si-hi-ya: Sangtundan görünen melek Dudak değmemiş bir şarkı düşün Bir çiçek. Hiç açmamış omur boyunca Ya da yüzyıllar önce yaşamış Bir kavmin başkentini görürsün Ve yüzyıllar sonra belki Bu şiirde Sihiya’yı bulursun. Si-hi-ya: Sonsuzluk tanrıçası Si-hi-ya: Bilinmezlik türküsünde Yüzyıllar önce Çin’deydi belki Si-hi-ya: Venüs’ten güzel Venüs güzelliğinde |