Tutsak
yemyeşil ışıklar dünyasına çağırdım oysa...
bir sarıydınız siz, bir korkaktınız... arzulardı parçalara bölünen ekmeğinizde, gözlerinizde bir çığandı alıp giden sizi belli değildiniz... köstekleyen o düşüncelerdi akşamlarınızı... tutkularınızdı, öykülerinizdi, mutsuzluklarınızdı ve çöküşüydü zift yalnızlığının bir bir asfaltlardan... yemyeşil ışıklar dünyasına çağırdım oysa... artık yoksunuz, yok anılarınız, yok bölüşülmesi saniyelerin korkaksınız, korkaksınız bir yerde gözlerime bakmaklardan gökyüzünde gürültülerdir, bir türlü dinmez gözleriniz bir çiçekte bulmuşsunuzdur önce, bir mevsimde ya da bir ekim akşamı kahır boyu yaşarsınız, anılar boyu yaşarsınız, olmaz olmaz olmaz... yarınlar için yaşarsınız sonra, kendinizden bir başkası için yaşarsınız... inanmaz yemyeşil ışıklar dünyasına çağırmıştım oysa... demek siz gerçekten o düşünmek istemediklerim demek onlarla varmışsınız tüm inançlarınızla Ve onlar sızmış bir yakın olması bu kadar sevgiden yana arzunuz tüm korktuğum öykülerinizmiş, bir yerde sizin bile... demek siz, hani korkusuz bakmak gözlerine bir çocuğun demek siz, hani korkusuz bakmak gözlerine bir demek siz... demek siz... demek... Hayır, söyleyemeyeceğim benim vurmam gerek sizi, ya da vurulmaktan yazıksınız... |