sürgün..tek sığnağı çakıl taşlı kumdan kalesiydi ezilen hisleri ayak izleri süslü bir mahkumiyet gibi niyeti saklanırken aklın ücra köşesine onun takatı yolculuğa izin almıştı bile söylevi geçmiş sözlerin acı gerçeği çizerken ruhun kıvrımını kadın ağladı oysa bu bahar hazırlarken kendini aşka esmeri unuttu sen ki araf çektin aramıza kor ateşten yoksa yaşadığın suni aşkların intikamı bana mı yazıldı şimdi eleme taşınan yüreğim elbet doğacak tomurcuk misali erkeğin gözünde kadın doğmak dünya atlasına kayıtsız bir cenin nefes alması gibi yeşermek varken kuraklığın bahanesi niye? ama biliyorum gidişin sır değil artık bağlanmak büyük geldi bünyene... lamour. |
çok şiir(sin).