S İ Y A H L A L E
Leyla’nın gözünde akan sürme, Mecnun’una çekilen mil’im Aslı’nın ürkek tebbesümü, Kerem’in kanayan gözyaşıyım Ferhat’ın aşk çağlayanı, Şirin’e kazılan mezarım Ben aşkların acısı değil senin im’lerinim Babamın yüreğinde ateş, annemin bitmeyen duası Ağabeyimin sevdası, kardeşimin kayıp bilyesı Ablamın kitaplarında unuttuğu kurumuş bir gülüm Kerpiç evlerin damlarına tünemiş Umuda uçacak ak güvercinim Yusuf’un kayıp kuyusu Yunus’un yorulmayan balığı Nuh tufanına açılan yelkenim Döndükçe hâle’ler çizen Mevlana’nın tennuresiyim Ben Fatih’in istanbul’da bıraktığı ayağındaki toz silsilesiyim Yine arıyorsan, sevgimi gir zaman tüneline Bul destanlaşan tarihlerde Yüzümü görmek alacaksa kederini Gel yedi dağın ardında ara s i y a h l a l e y i Aklına gelmeyen kara topraklara gömdüm bedenimi Özledinse her zerresi gül açan tenimi Gözlerimi arıyorsan, gel meleklerin yüzüne bırak buseni Helallik diliyorsan; bekle mahşer günü, konuşur elbet lâl dilleri ---- Azze |
Kendimi alamadım bu şiirden, sonra dönüp diğerlerinde de gezindim.
Şiirin şehrinden, yine şiir çıkıyor demek !..
Geç farketmem tamamen benim kusurum ve tabi eksikliğim aynı zamanda...
Yukarıda güzel şeyler söylenmiş. Bu yüzden fazla söze gerek yok.
Mümkün olduğunca takip etmeye çalışacağım...
5 puan verdim ve gittim.
cem egeli tarafından 10/16/2007 5:46:53 PM zamanında düzenlenmiştir.